• 28-11-2024, 01:32:00
    #1
    Selam olsun,

    Antipatik olacağım ama siz değerli insanlara biraz gerçeklik sunacağım. Biliyorum bazılarımız bunu anlayamayacak ve bildiği yoldan gidecek lakin ben anlatamasam bile anlatmak istediğimi anlayacak insanlar olacağını biliyorum.

    Başarısız oluyoruz ya da başarılı olsak bile bir değer görmüyoruz. Bazense küçük pohpohları değer olarak görüp kendimizi kandırabiliyoruz.
    Gerçeklik şudur ki; yarın ne yiyeceğini, borcunu ya da faturasını nasıl ödeyeceğini düşünen insanların bir değer üretmesi ya da değer olması söz konusu değildir.
    Sert bir cümle lakin gerçek bu.

    Üretmek, bir değer katmak için yarını değil gelecek kaygısınıu duymamamız gerekir ki yaratıcılığı fatura ödemeye, kart atlatmaya, para bulmaya değil düşünce, sanat ya da insani bir değer ortaya koymaya ayırabilelim. Algıda seçicilik dediğimiz hadise bu aşamada kendini gösterip olayı sadece ekonomik refah sahibi olmak olarak düşündürüyor lakin bu işin iki yolu vardır. Birincisi zengin olmak ikincisi yaşam standartlarını ve tercihlerini maddiyata dayandırmamak. Biliyoruz ki ilk yol herkesin tek yol olarak kabul ettiğidir ama ikinci yol çok daha iyidir. Yaşamak için paraya ihtiyaç yoktur. Biliyorum kiradır, çocuğun ihtiyaçlarıdır şudur budur nasıl paraya ihtiyaç yok diyenler olacaktır.

    Mesela günlük 50.000 TL harcayabilirim aylık 1.5 milyon TL yapar ama benim günlük harcamam 500 TL yi nadiren geçer ki bu aylık asgari ücretten az bir rakam yapar.
    Yanlış anlaşılmasın varlık içinde yokluğu yaşamaktan bahsetmiyorum sadece keyif aldığınız şeyler maddiyatla ilgili değilse para harcamanıza gerek kalmıyor demek istiyorum.
    son model bir araba, cep telefonu, bilgisayar, abudik gubudik markaların özel serileri vs. vs. hiç birisi bahçede iki toprak eşelemek ya da zeytin ağaçlarına gübre atmak kadar zevk ve keyif vermiyor.
    Burada önemli olan şey neyden keyif aldığınızla ilgili. Dayatılan şey tüketim odaklı olduğundan ve rekabet odaklı olduğundan hep daha çok harcama yaparak mutluluğu arıyoruz.
    Tamam, ben haksızım o zaman bu kadar harcama yapan ve en iyi telefonları kullanan toplumumuz neden mutsuz?
    Dayatılan olgularla size bir rol model oluşturuluyor ve istemsizce o role sürükleniyoruz ama bu sürüklenme içinde geçen bir hayat var.
    Tatile 5 yıldızlı otele gidebilirsin ama çok daha fazla keyfi bir çadır kampında bulabilirsin.
    Aynı sahile gidiyorsun, aynı havayı, güneşi ve denizi deneyimliyorsun ama birine gitmek için 50 100 bin TL para vermen gerekiyor diğerinde 3 5 bin TL yeterli oluyor.
    50 100 bin TL veremeyince tatile gitmiyorsun ve tatile gitmemeyi dert edip mutsuz oluyorsun.
    Yaşam standartlarını yüksekte tutmak çok para harcamak değildir, yaşamdan keyif almaktır.

    Bir toplumun refahı ne kadar yüksek olursa ilgilendiği ve keyif aldığını şeyler o kadar basitleşir.
    Gelişmiş toplumlarda karavan daha yaygındır. 5 yıldızlı otellerde tatil yapamadıkları için değil karavan tercihi.
    Gelişmiş toplumlarda eski araba ve telefonları bizim toplumumuzdan daha fazla görürsünüz, cimri olduklarından değil.
    Gelişmiş toplumlarda bilim insani, filozof, kitap okuma oranı parasızlıktan kaynaklı daha yüksek değildir.

    Hülasa telefonunuz eski diye üzülmeyin. İnanın ki bunun bir gram önemi yok ya da her sene ayakkabı, mont almanız gerekmiyor alamayınca üzülmeyin.
    Yaşamak araç, harcama yapmak amaç olunca gerçek anlamda mutlu ve keyifli bir yaşam sürmek mümkün değil.
    Yaşadığınız hayattan keyif almıyorsanız geri kalanın ne önemi olur?

    Linçlemeyin. (Böyle bir güruh var)
    Burnu çok sürtmüş bir abiniz, kardeşiniz, arkadaşınızım.
    Burnumdaki yara izlerinden bir çıkarım yapmak istedim ki daha az sürtün.

    Sevgiler.
  • 28-11-2024, 01:36:47
    #2
    Yazdığınız şey kişiden kişiye çok değişir, siz kamp yapmaktan zevk alırsınız diğeri ailesiyle birlikte otelde vakit geçirmeyi. Zaten ayrım da burada başlıyor bence kendinizden örnek verip biraz genelleme yaparak yazmışsınız
  • 28-11-2024, 01:36:54
    #3
    Çok değerli bir yazı. Bu yazıdan dolayı linçlemek yerine anlamını daha iyi anladığımız gün de daha rahat yaşadığımız gün olacak kuşkusuz.

    Dönüp bakınca tüm koşturmaların da yine bahsettiğiniz algının esiri oluş kaynaklı olduğunu görüyorum. Belki ayrıldığımız nokta bağ bahçe işlerini sevmemem, karavan tercih etmiyor oluşum olabilir. Gelişmişlikle tatil tarzını da bağdaştıramadım. Zira bu kesinlikle tercih meselesidir refahla alakalı olduğunu da düşünmüyorum.

    Ama çıkan sonuç net…
    Yaşamak ve mutlu olmak için çok şeye ihtiyacımız yok. Tüketim toplumu olmak da toplum olarak kaderimiz değil, çok daha şanslıyız.

    Hayırlı geceler.
  • 28-11-2024, 01:40:15
    #4

    Okyanustur hayat, büyük dalgalar ummadığın da görünür.

  • 28-11-2024, 01:41:44
    #5
    Hocam yazdığınız birçok şeye katılıyorum fakat bazı yerlere katılmıyorum. Gelişmiş toplumdan örnek veriyorsunuz. Ben size şimdi gelişmiş topluma 1 örnek verin desem siz bana kişi başına düşen milli geliri yüksek bir ülke söyleyeceksiniz. Bir ülkenin halkı fakirse ne yaparsa yapsın mutlu olamaz. İllaki mutlu olan bir kesim olacaktır fakat evindeki ailesinin karnını doyuramayan bir babaya küçük şeylerden mutlu olabilirsin diyemezsiniz. Ufak şeylerden mutlu olmak için bir kişin birçok şeye erişebiliyor olması gerekiyor. Yani kısacası işin özü şudur ki, fakir bir halkın bırakın 5 yıldızlı oteli ve karavanı, bunların hayalini bile kuramaz. Bunlarda benden birkaç acı gerçek
  • 28-11-2024, 01:41:50
    #6
    “yarın ne yiyeceğini, borcunu ya da faturasını nasıl ödeyeceğini düşünen insanların bir değer üretmesi ya da değer olması söz konusu değildir”

    yazı baştan sona çok anlamlı ancak tırnak içine aldığım bu mesaj sayfalarca yazılabilecek cümlelerin özeti niteliğinde.
  • 28-11-2024, 01:43:09
    #7
    ❤Adsense❤
    Forumda mesajlarınızı sık sık okurum hocam hep keyif verir buda sonuna kadar katılarak keyifle okuduğum bir konunuz oldu teşekkür ederim.
  • 28-11-2024, 01:43:51
    #8
    Maalesef bu topluma aşılandı, sonraki nesiller daha da kötü olacak eminim. Ama herkesin tercihine saygı duymak gerek.
  • 28-11-2024, 01:52:59
    #9
    Bir cümle ile özet geçebilecek var mı?