• 12-08-2007, 14:39:47
    #1
    Arkadaşlar Akşam Gazetesinin Yazı Dizisi Benim Hoşuma Gitti Hedeflerimiz Arasına Microsoft ta girebilir...

    Biz Microsoft'un ekmeğini yiyoruz

    Yazılım devi Microsoft’un devrim yaratan ürünlerinde 150 genç Türk beyninin de imzası var. MS’in Seattle’daki merkezinde, yazılım mühendisliğinden tutun da, en tepe görevlere kadar uzanan iş dağılımında başınızı nereye çevirseniz bir Türk’ün olduğunu görmek insana gurur veriyor

    1975 yılında kurduğu şirketle aklını sermaye yaparak dünyanın en zenginlerinden olan Bill Gates’in yaratı macerasında yer alan Türklerden birkaçıyla konuştuk. Bu genç beyinlerin ortak noktası liderlik ve sosyal yönlerinin ağır basması. Peki nasıl oluyor da bu kadar lider bir arada çalışıyor diyecek olursanız, hemen cevaplayalım: Bireysel çalışarak. Yani MS’in Redmond’daki köyünde çalışan yaklaşık 35 bin kişi de kendi kendinin patronu. Çalışanlar Gates’e karşı nasıl sorumluysa, Gates de onlara karşı o kadar sorumlu.

    Şirket tamamıyla projeye dayalı çalışıyor. Eğer bir projenin 2 ayda tamamlanması gerekiyorsa, siz ister gece yarılarına kadar çalışın, ister büronuza hiç uğramadan tüm işleri evinizden görün, fark etmez. İsteyen sabah çok erken saatte gelip işini yapıyor. Mesai kaygısı yok. Önemli olan işin verilen tarihe yetişmesi.

    79 ÜLKEDEN SORUMLU

    Microsoft’taki Türkler arasında belki de MS’ye giriş hikayesi en ilginç olan kişi Murat Onuk. MS Türkiye’deki başarısı da onu Amerika’ya taşımış. Okul hayatı pek de parlak olmayan hatta kendi deyimiyle “okula fazla uğramayan” Onuk, şu anda Microsoft’un pazarlama konusundaki en yetkili kişisi. Uluslararası Donanım Pazarlama Müdürü olan Onuk’un Türkiye’deki MS’ye girişi ve ardından Amerika’ya gidiş öyküsünü aynen aktaralım.

    “İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Liseyi bitirir bitirmez çalışma hayatına atıldım. Bir süre sonra sonra arkadaşlarımla şirket kurdum. Bilgisayar satıyorduk. O dönemde Süreyya Ciliv ile tanıştım. ‘Gel bundan sonra bu işi MS içerisinde yap’ dedi. MS’te iki yıl perakende üzerine çalıştım. Bıraktığımda bana bağlı olan bölümlerin cirosunu yüzde 2 bin oranında artırmıştık. Bizim her sene uluslararası toplantılarımız oluyor. ‘Biz bunu yaptık yüzde şu kadar büyüdük’ diye yaptıklarımızı anlatıyoruz. Amerika’ya gidişim de böyle oldu. Teklif de şöyle geldi, ‘Gel bari bu işi Amerika’da yap’ dediler. Ve ardından Uluslararası Donanım Pazarlama Müdürü oldum. Yani tam 3 yıl önce.”

    YEMYEŞİL KAMPUS

    VE Microsoft’un gezilip görülmeye değer onlarca değişik ağaç ve bitki örtüsüyle bezenmiş kampusü. Küçük yapay göllerin hatta akarsuların bile bulunduğu bu kampusün yolu da insanı sanki bir iş yerine değil de mini bir hafta sonu kaçamağına götürüyormuş izlenimi veriyor. Bu güzelliklerin arasına serpiştirilmiş binalarda çalışmak ise tabii ki ayrı bir zevk. Laptopunu eline almış olan çalışanı bir ağaç altında ya da bir göletin kıyısında iş yaparken görmek olağan.

    MS’DE NASIL ÇALIŞILIR?

    Murat Onuk sorularımızı yanıtladı:


    MS’de çalışmak için başvurular nasıl oluyor?

    Temelde iki türlü MS’ye giriyorlar. Birinci grup daha önce Amerika’ya gelenler. Üniversiteden sonra başvurup giriyorlar. İkinci grup ise, MS’den her sene Türkiye’ye gelip iş görüşmeleri yapıyorlar ve beğendiklerini işe alıyorlar.

    Peki neden Türkiye?

    Çünkü buradan oraya giden çocukların hepsi çok süper zeki çocuklar.

    Amerika neden yurtdışından yazılım konusunda eleman alıyor. Orada bu konuda iyi eğitilmiş kimseler yok mu?

    Amerika’da teknik eleman konusunda çok ciddi bir boşluk var. Amerikan üniversiteleri şu anda yeterince teknik adam, yazılım geliştiricisi yetiştiremiyor.

    TÜRKLER İÇİN HAYAT

    BİZ Türkler biraz rahat gördük mü işleri aksattığımız zamanlar olur. Bu kadar rahatlık yarıyor mu? diye sorduğumuz Uluslararası Donanım Pazarlama Müdürü Murat Onuk, hiç çekinmeden şu cevabı veriyor: “Benim oturduğum ev işe 5 dakika. 09:00’da sunumum var ve ben 8.55’te hala evdeyim. Ve bir bardak daha çay içsem mi diye düşünüyorum. Yani burada hayat çok rahat. Hatta Türkler için bazen fazla rahat. İşimiz huzur dolu. Ben de o yüzden huzuru bozmak için bol bol seyahate çıkıyorum.” (Gülüyor)

    Bill Gates’e hesap sormak

    Çalışma ortamınızdan bahsedelim. Orada işler nasıl yürüyor?

    MS dünyanın en iyi şirketlerinden biri. Çünkü MS’de kimseyi kolay ikna etmeniz mümkün değil. Önce doğru olduğunu ispatlamanız lazım. Örneğin toplantılarımızda Bill Gates yaptığı işi anlatıyor. Hindistan’dan yeni gelmiş 23 yaşında bir genç kalkıyor diyor ki ‘Şurası şöyle olmuş, ben beğenmedim, niye böyle yaptınız?’ Bill Gates dediğimiz dünyanın en zengin adamı, kızarıyor, bozarıyor, terliyor ve o insanlara o şeyi anlatmaya çalışıyor.
  • 12-08-2007, 14:40:27
    #2
    Bill Gates ile yemek yiyen Türkler
    Aslı Aker Özturan 37 yaşında. Microsoft’taki konumu ise birçok çalışandan farklı. Kartvizitinde Grup Yöneticisi yazsa da aslında yaptığı işi, MS’nin geleceğine yön verecek insanları yönlendirmek, geliştirmek, kariyer yönetimi, yani bir nevi koçluk olarak özetlemek daha doğru

    Aslı Aker Özturan, bugünlerde yeni bir iş telaşı da yaşıyor. Bebeğinin doğumunun ardından 5 aylık izinden dönen başarılı yönetici, şimdi Bill Gates’e direkt bağlı olan gruplara insan yetiştiriyor. Yani yetiştirdiği elemanlar Gates’le birebir temas haline geçecek olan kişilerden oluşuyor. Özturan, MS’de bugüne kadar yaptığı işleri şöyle anlatıyor: “Üst düzey, yüksek potansiyel olarak belirlenmiş gruptaki kişilerin kariyer yönetimi, kritik pozisyonlara getirilmeleri, yedekleme ve koçluk gibi konular üzerinde çalışan 6 kişilik merkezi ekibin bir parçası olarak Dünya Satış Pazarlama Organizasyonu’na destek verdim. Şimdi Bill Gates’e direkt bağlı olan gruplara İnsan ve Organizasyon Gelişimi konusunda destek veriyorum. Özellikle yönetici ve organizasyon geliştirme konularına eğiliyorum.

    EVİNDE AĞIRLADI

    O Bill Gates’in evine konuk olan ve yemeğe katılan Türklerden biri. Microsoft Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü’yken genel merkeze yani Redmond’a Yetenek Geliştirme Uzmanı olarak geçiş yapan Özturan’ın Microsoft’ta unutamadığı en özel anısı da Gates’in evindeki yemek. Özturan, “Bu sene bu yemeklerin sonuncusu gerçekleşti ve gelenek sona erdi” diyor. En alt düzeydeki çalışanının görüşlerine bile önem veren hatta, kendilerine staja gelenleri bile atlamayan Gates, çalışanları için evinde verdiği son tanışma yemeğinde de her zaman olduğu gibi doktora öğrencisi, araştırma bölümü öğrencileri ve başarılı birkaç çalışanını ağırlamış. En başarılı öğrencilerin arasında 5 Türk de bulunuyor. Şirketin başarılı çalışanlarından Özturan, “Gates, dünyanın dört bir yanından gelen seçkin öğrencilerle tanışıp onları evinde ağırlıyor. Bu sene bu gelenek sona erdi. O yüzden katılabilmek ayrıca anlamlıydı” dedi. Bu yemeklerde genç beyinlerin heyecanlı fikirlerini alan Gates, beğendiği bir fikir olduğu takdirde seçtiği elemanın projesine olanak sağlıyor.

    AIDS ARAŞTIRMASI

    Özturan’ın ağırlıklı olarak birlikte çalıştığı grup ise esasında araştırma ekibi. Her gün dünyanın çeşitli yerlerinden özenle seçilmiş, teknolojinin 15 yıl sonrası üzerinde kafa yoran, dünya çapında isim sahibi ilim insanları ile çalışan Özturan, MS’deki çalışmaların teknoloji geliştirme ile sınırlı olmadığını söyledi. Özturan, “İçlerinde AIDS aşısı üzerinde çalışan bir ekip bile var. Kendi işimin dışında çok ufuk açıcı bir deneyim oluyor benim için” dedi.



    En başarılı konuşmacı

    ASLI Aker Özturan’ın eşi Murat Özturan ise Microsoft’ta CRM Group Manager olarak görev yapıyor. Indiana’da Bilgisayar bölümünden mezun olan Murat Özturan, 15 yıldır Microsoft’ta çalışıyor. Türkiye Microsoft’un ilk çalışanlarından olan Özturan, en son Microsoft CRM ürününün kurumsal müşterilere adapte edilebilmesi için ürün gruplarına geçti ve şimdi orada yöneticilik yapıyor. Aynı zamanda Microsoft’un müşterilerinin ve kurumların bilgilendirilebilmesi için kurulmuş olan merkezde konuşmacı. Başarılı yönetici geçen haftalarda 500’ü aşkın kişi arasından şirketi en iyi temsil eden en başarılı 10 konuşmacıdan biri olarak seçildi.



    İki katlı bir ev sakin yaşam

    Aslı Aker Özturan sorularımızı yanıtladı:


    Yaşadığınız yer hakkında bilgi verir minisiz? Çalıştığınız yere yakın mı?

    Çalıştığım yere 15-20 dakika kadar uzaklıkta Sammamish bölgesinde yaşıyorum. Klasik Amerikan filmlerindeki gibi bir yerleşim yeri. İki katlı evlerde, daha ziyade çocuklu ailelerin oturduğu, sessiz, sakin yeşillikler içinde bir yer. İstanbul’daki canlılıktan sonra ilk başta çok yadırgadık ama şimdi sokaktan bir araba geçse fark eder olduk.

    İş yerindeki ortamınız nasıl? Günde kaç saat, haftada kaç gün çalışıyorsunuz? Türkiye ile karşılaştırdığınızda kurallar (kıyafet, işe giriş çıkış saatleri vb.) daha mı sıkı ?

    İş yeri ortamı Türkiye’dekinden değişik. Herkesin bir ofisi var ve istediğiniz gibi döşeyebiliyorsunuz. Özellikle yazılım gruplarında çok değişik tasarımlar görülebiliyor. Ofisinde akvaryum, büyük koltuklar, yastıklar, değişik resimler, ışıklar, oyuncaklar ve hatta uzanacak kanepe olan kişiler var. Türkiye’de satış pazarlama organizasyonu olduğumuzdan kıyafet konusunda daha dikkatliydik fakat burada eğer müşteri sorumluluğunuz yoksa işe şortla dahi gelebiliyorsunuz. Ben pazartesi-cuma arası çalışıyorum. 7.30da iş başı yapıp, 16:30’da da çıkıyorum. Eğer grubun getirdiği bir sınırlandırma yoksa kendi çalışma saatlerinizi uygulayabiliyorsunuz. Fiziksel olarak nerede olduğuma kimse dikkat etmiyor. Müdürümle karşılıklı ofislerdeyiz ama o gün kafeteryada çalışmak istesem veya başka bir binaya gitsem de işimi aksatmadığım sürece hiçbir önemi yok.
  • 12-08-2007, 14:41:33
    #3
    Web sayfasının başarısı onu Microsoft’a götürdü Nazan Kurt, Microsoft Redmond'ta çalışan 150 Türk’ten biri. Henüz 27 yaşında. İzmir Seferihisar’da büyüyen Kurt, 5.5 yıl önce henüz üniversitede okurken, hem de hiç aklında yokken Microsoft Amerika'dan iş teklifi almış. Onu MS’e taşıyan öyküsü ise yine bilgisayar ve internetten geçiyor. Kurt'la MS'e gidiş öyküsü, aldığı eğitimler ve şu andaki göreviyle ilgili konuştuk

    Web sayfasının basarısı onu Microsoft’a götürdü

    Şirkete giriş öykünüz nedir?

    Aslında ben başvurmadım. Aklımda akademisyenlik vardı o yıllarda. Hacettepe Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okuyordum. Okulumun da son yılıydı. Microsoft İnsan Kaynakları'ndan web sayfamı görmüşler. Bahsettiğim birkaç projemi beğenmişler. Benimle “Microsoft'a başvurmayı düşünür müsün” diye iletişime geçtiler. Ben de “niye olmasın” dedim.

    Yaptığınız işi anlatır mısınız?

    Windows Networking and Devices (Windows Bilgisayar Ağları ve Aygıtları) grubunda, network adapter driver'ları yani ağ kart sürücüleri ve Windows'un bu sürücülere sağladığı ara yüz (NDIS) üzerinde çalışıyorum. Kablolu ve kablosuz ağ kart sürücüleri için yazılım modelleri, örnek sürücüler ve ağ kart üreticilerinin "Windows'a uyumludur" logosu alabilmeleri için logo programları geliştiriyorum.

    5.5 yıldır MS'deyim.

    MS'de çalışan Türkler en çok çalışma ortamının rahatlığından memnun. Saatlerin esnekliği ve bunlar gibi. Peki siz en çok neyi beğeniyorsunuz. Ya da MS'de en çok hoşunuza giden şey nedir?

    İş ortamı oldukça rahat. 5 gün, günde 9 saat çalışıyorum. İşini iyi yaptıktan sonra, çalışma saatleri, kurallar oldukça esnek. Bazı günler evden çalışmak mümkün. Herkesin birbirine saygı duyduğu güzel bir ortam var. Kampusta herkes çok farklı. Yerel kıyafetiyle bir Hintliyi, ya da Çinli'yi görmek sıradan. Kafeteryada Meksika'dan Uzakdoğu'ya, Ortadoğu'dan Hindistan'a değişik ülkelerin yemekleri bulunabiliyor. Vejetaryen, helal, koşer, diyet yiyeceklere kadar her şey düşünülmüş. Bisikletle gelenler için duş, öğle saatlerinde spor yapabilecekleri alanlardan kitap ya da örgü kulübüne, sinevizyona salon tahsis etmeye dek değişik ihtiyaç ve hobileri destekleyen olanaklar mevcut.

    AMAC VERiMi ARTIRMAK

    Niçin bu kadar çok olanaklar sunuyorlar sizce?

    Kampus ve kurallar, çalışanların en verimli olmalarını sağlamak, potansiyellerini en iyi ortaya çıkarmak üzerine düzenlenmiş. Çok farklı profillerden çalışanları birleştirici, kuşatıcı bir ortam. Bu yüzden insanlar buraya çabuk alışıyor ve benimsiyor. Microsoft huzurlu, rahat, destekleyici bir çalışma ortamını sağlıyor, çalışanlar da yaptığı iş konusunda çok azimli. Zaten işini sevmeden, işini çok seven bunca kişiyle rekabet edebilmek çok zor. Bunu ilk başta söylüyorlar. O yüzden herkes ilgisini çekecek bir alanda çalışmaya yönlendiriliyor. Şirket içi grup değiştirme teşvik ediliyor.

    Bireysel sorumluluk

    MICROSOFT’ta genelde tek kişilik odalarda çalışılıyor. Başınızda çalışıp çalışmadığınızı kontrol eden kimse yok. Yıllık performans değerlendirmesi için kendiniz grubunuzun hedefleriyle paralel hedefler belirliyorsunuz. Yıl içerisinde bu hedefler düzenli olarak gözden geçiriliyor. Kariyerinizde ilerleme bu hedefleri ne kadar isabetli belirleyip ne kadar aştığınıza bağlı.

    Ne oralıyız ne buralı

    Amerika'da olmaktan mutlu musunuz?

    Burada çok mutluyuz ama Türkiye'yi çok özlüyoruz. Hiçbir yerin memleketin yerini tutması mümkün değil. Öte yandan ilk geldiğimizde, sadece Türkiye'yi özlüyorduk, dönsek geride bırakacağımız çok bir şey yoktu. Zamanla burada da sevdiğimiz şeyler olmaya başladı. Örneğin burada lahmacunu kebabı özlüyoruz. Bir gün dönsek, Krispy Kreme'nin doughnot'ini, buranın makarnasını özleriz. İnsan yıllar geçtikçe arada kalıyor. Hem oraya hem buraya ait oluyor biraz ve ne tam olarak buralı oluyor ne de eskisi gibi Türkiyeli. Çünkü Türkiye değişirken o değişikliklerin parçası olamıyor uzaktan.

    Peki size göre Microsoft'ta Türklere yaklaşım nasıl? Hiç olumsuz bir tepki gördünüz mü ?

    Öncelikle şunu belirteyim, olumsuz ayrımcılık yapmak işten atılma sebebi. Türklerin bıraktıkları iyi bir izlenim var: İngilizcesi anlaşılır ve işini iyi yapan... Bu olumlu yaklaşım sağlıyor. Bir de grubumdaki çok sayıda Amerikalı Türkiye'yi ziyaret etmiş. Güzel anıları var. Genelde hayatlarının bir zamanında bir Türk'le karşılaşanlar veya Türkiye'yi tanıyanlar olumlu yaklaşıyorlar.

    Microsoft’ta iş ve hayat dengesi

    Nazan Kurt, iş dışındaki günlük yaşamını şu sözlerle anlatıyor:

    “Benim için de Microsoft için de iş/hayat dengesi çok önemli. Hafta sonu ve akşamlarımı eşimle ve arkadaşlarımla geçiriyorum. İşten sonra bahçeyle ilgileniyorum. Haftada bir kere arkadaşlarla yüzmeye gidiyoruz. Burada doğa çok güzel. Eşimle mutlaka her hafta sonu bir yere yürüyüşe/trekking'e gidiyoruz. Bunun dışında hava müsaitse arkadaşlarla piknik, çadır kampı, çilek, lavanta, lale festivallerine ya da kültürel etkinliklere gidiyoruz. 3 günlük tatil bulursak da Kanada ve ABD'nin diğer eyaletlerindeki arkadaşlarımızı ziyaret ediyoruz. Gerek doğal güzellikler, gerek çok sayıdaki kültürel etkinlikler işin stresini kolayca unutturuyor. Daha çok Türklerle görüşsek de her milletten arkadaşımız var."

    MS’te sosyal olmak sart

    MS’de çalışanlar sandığımız gibi, işten başka bir şey düşünmeyen, hayata tek bir çerçeveden bakan insanlar değil. Zeki, esprili ve eğlenceli kişilikleri onların ne kadar sosyal olduğunun da göstergesi. Çünkü MS’de hedef “hayatı kolaylaştırmak için yaratmak”. Ve onlara göre de bu ancak her yönüyle hayatın içinde olan kişilerle olur.

    Dünyanın en büyük fitness kulübü

    SEATTLE aynı İstanbul’a benziyor. Avrupa yakası, Anadolu yakası gibi. İki tane köprümüz de var. Biz onların birini Boğaz birini FSM diye adlandırıyoruz. Bizin Avrupa yakası dediğimiz taraf aynı İstanbul’un Avrupa yakası gibi iş alanları var gökdelenler var. Anadolu yakası tam tersi ormanlık. Aynı filmlerde gördüğünüz gibi iki katlı evlerin olduğu o tarz bir yer. İşte MS’de öyle bir yerde.

    Çok güzel bir kampusumuz var. Dünyanın en büyük fitness kulübü MS kampusunun hemen yanı başında. Tüm MS elemanları ücretsiz olarak kullanabiliyor. Kampus içinde futbol, voleybol ve plaj voleybolu sahalarımız var. Ve bunları kullanmaya vaktimiz oluyor.

    Nasıl yani. Tüm işleri bitirip, bu imkanlardan yararlanmaya vakit bulabiliyor musunuz?

    Evet, Çünkü MS’de insanlar proje bazlı çalışıyorlar. Projeler arasında 1 haftalık, 10 günlük daha az yoğun zamanlar oluyor. Seattle, yaşam standartları bakımından dünyada ilk beşin içinde . Seattle aynı zamanda Amerika’nın en zengin şehirlerinden biri. Amerikalıların en çok ettikleri muhabbet ise sabah koşu bandında 10 mili kaç dakikada koştukları. Yani ‘ay sonunu nasıl getiririm’ gibi hayatlarında dert edinecekleri hiçbir şey yok.





    Türklerin imajı: Başarılı ve zeki

    Türkler, Microsoft’ta, çalışkan, başarılı ve zeki olarak tanımlanıyor. Bunda, merkezde daha önce çalışmış Türklerin bıraktığı olumlu etki büyük rol oynuyor. Konuştuğumuz kişilerin birçoğu ayrımla karşılaştıklarını ama bunun genelde olumlu yönde olduğunu belirtiyor

    Microsoft, farklı kültürlerin bir arada olduğu küçük bir ülke gibi. Peki bu küçük ülkede Türklere bakış nasıl? MS’in Redmond’daki kampusunda çalışan Türklerin birçoğu burada olmaktan memnun. Rahat çalışma saatleri, kıyafet serbestliği gibi ilk bakışta insanı cezbeden bu ayrıntılar aslında işin sadece görünen yüzü. Burada yaptığı işten tatmin olmayan bir Türk’ü görmek mümkün değil. Birçoğu takdir gördüğü için mutlu.

    Türkler, Microsoft’ta, çalışkan, başarılı ve zeki olarak tanımlanıyor. Bunda, merkezde daha önce çalışmış Türklerin bıraktığı olumlu etki büyük rol oynuyor. Konuştuğumuz kişilerin birçoğu ayrımla karşılaştıklarını ama bunun genelde olumlu yönde olduğunu belirtiyor. Amerika’daki Türkleri diğer yabancılardan ayıran en önemli özellikse İngilizce’yi en az bir Amerikalı kadar anlaşılır konuşuyor olmaları. Çünkü 70’i aşkın ülkeyle sürekli bağlantıda olan ve son raporları alan MS Redmond’da aksan problemi çok yaşanıyor.

    İLK GÜN SÜRPRİZİ

    Microsoft’ta Kıdemli Kontrol ve Yeterlilik alanında yönetici olarak görev yapan Zeki Coşar’ın bununla ilgili gülümseten bir anısı var:

    Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü ile İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Manchester Business School ortak Executive MBA programını tamamlayan Coşar, “Amerika’da ilk iş günümde başka bir ülke ile telefonlu konferans toplantısı yapıyoruz. Çok ciddi bir ortam ve gerçekten önemli bir toplantı. Telefonun diğer ucundaki arkadaşımızın aksanını anlamakta zorluk çektim. Kendi kendimi ‘ilk gündür alışırsın’ diye motive ettim ama anlamak imkansız. Sonunda dayanamayıp kendi yöneticime karşı tarafı anlamakta zorluk çektiği söyledim. Meğer o da aynı şeyi itiraf edecekmiş ama ‘Bu adamın ilk günü, daha ilk günden yanlış imaj çizmeyelim düşüncesiyle dile getiremiyormuş. O andan sonra toplantımız toplantı olmaktan çıkıp tek taraflı dinletiye dondu. Biz tüm dikkatimizi verip sadece karşı tarafı dinlemeye ve anlamaya konsantre olmaya çalıştık. Ne kadar başarılı olduk hâlâ emin değilim (Gülüyor).

    PAZARLAMANIN CAN DAMARI

    2001 yılında Microsoft Türkiye Finans Müdürü olan Mustafa Özkeskin, Amerika merkez ofiste başka bir göreve atanınca yerine Zeki Coşar’ı tavsiye etmiş. Bir dizi görüşme sonrası MS Türkiye Finans ve İdari İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonuna seçilen ve 2001’de göreve başlayan Coşar, Şirket Genel Merkezi’nde Satış Pazarlama ve Servis Grubu’ndaki görevini şöyle anlatıyor:

    “Microsoft’un dünyada ve tüm ülkelerde faaliyet gösteren satış ve pazarlama organizasyonlarının satış, pazarlama ve harcama süreçlerinin gözlemlenmesi, bu süreçlerin şirket iç kontrol prosedürlerine uygun işleyişinin denetlenmesi ve süreçlerinin daha verimli çalışabilmesi için yeni modeller geliştirilmesi ve bu süreçlere ilişkin eğitimlerin koordine edilmesinden sorumluyum.”

    Çalışkan ve zeki olmanın pozitif imaja katkısı olduğunu belirten ve Türkler olarak genelde övgü ve takdirle karşılaştıklarını anlatan Zeki Coşar, Microsoft ailesine 6 yıl önce katılmış.

    Bilgi güvenliğinde Türk İmzası

    Deniz Tortop ise Boğaziçi Üniversitesi mezunu. Lisans eğitiminden bir süre sonra yüksek lisans amacıyla eşiyle birlikte ABD’nin Boston şehrine taşınan Tortop, bilgisayar mühendisliği konusundaki iki yıl yüksek lisans programına devam etmiş. Eşi ise Brown Üniversitesi’nde matematik üzerine doktora yapmış.

    Eşinin doktora almasından kısa bir süre önce çalışma yaşamlarına Türkiye’de devam etmeye karar veren çift, çalışma ortamını ve kariyer imkanlarını çok beğendikleri Microsoft Türkiye’ye iş başvurusunda bulunmuş. 3 aylık görüşmenin ardından 2002 yılı ilkbaharında satış müdürü olarak Microsoft’taki ilk görevine başladığını anlatan Tortop, şu anda Microsoft’un ABD’deki merkezinde firmanın yeni piyasaya sürülen bilgi güvenliği ürünlerinin yöneticiliğini yapıyor.

    LINUX’LA REKABET

    2005 yılı başında firmanın ABD’nin Seattle şehrindeki merkezine rakip stratejileri geliştirmeden sorumlu grup yöneticisi olarak atanan Tortop, görev süresi boyunca firmanın sunucu platformlarının Microsoft’un en büyük rakiplerinden Linux karşısında pazar payı kazanmasında önemli katkıları da olmuş. Başarılı yönetici 2007 yılı başında firmanın yeni piyasaya sürülen bilgi güvenliği ürünlerinin başına getirilmiş.

    Tortop, “Pazardaki birçok ürünün aksine, bilgi güvenliği konusunda liderlik pozisyonundan hayli uzak konumda olan Microsoft’un bu konuda da pazar öncüsü olması üzerinde çalışıyorum. İşimin en büyük bölümü, firmanın bilgi güvenliği alanındaki yatırımlarını yönetmek, aynı zamanda satış ve pazarlama ekiplerine yön vermek” diyor.

    HP’DEN MS’E...

    Amerika’dan Türkiye’ye dönmeden yani MS’ye başvurmadan önce, eşi doktora yaparken, 1998-2002 yılları arasında ABD’nin Boston şehrindeki LiveVault firmasında Kanal Geliştirme Müdürü olarak görev yapan Tortop, Microsoft çözüm ortağı olan firmanın aralarında Türkiye’nin de bulunduğu EMEA bölgesindeki satış kanalını oluşturduğunu ve yönettiğini anlatıyor. Tortop, 1993-1998 yılları arasında ise ABD’de Hewlett Packard ve Almanya’da Siemens Business Services firmalarında çeşitli yazılım danışmanlığı ve proje yöneticiliği görevlerinde bulunduğunu söylüyor. Tortop’un eşi ise halen Seattle’daki Washington Üniversitesi’nin matematik bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.



    Bazen 2 saat çalışıp günü kurtarıyormuş

    MS’DE hayatın yoğun olmasına rağmen mekan ve çalışma saatlerindeki esnekliğin kendilerini rahatlattığını hatta gün boyu işle ilgilenemediğinde bile akşamları evinde 2 saat çalışarak günlük konuları toparladığını dile getiren Zeki Coşar, arta kalan zamanlarda da Uluslararası Satış ve Pazarlama Müdürü Murat Onuk’la birlikte Microsoft futbol liginde mücadele eden Türk futbol takımında arkadaşlarıyla bir araya geldiklerini söyledi.



    Hamsi, istavrit ve lüfer özlemi

    ZEKİ Coşar, sosyal hayat ve arkadaşlık ilişkilerinin Türkiye’de daha güzel olduğunu söylüyor ve bu konuda Türkiye’yi çok aradığını dile getiriyor. Türkiye’deki ailesiyle haftada ortalama iki kez görüştüklerini belirten Coşar yemekler konusundaki özlemini de şu sözlerle anlatıyor: “Hamsi, istavrit, lüfer ve palamut burnumda tütüyor. Somon yemekten bıktık!”



    Boş zamanlarında dünyayı dolaşıyor

    Seattle şehrinin Microsoft’a yaklaşık 15 dakika mesafedeki Kirkland semtinde yaşayan Tortop’un en çok sevdiği şey ise gezmek ve yelken sporu. Kısıtlı kaynaklardan doğan iş yoğunluğuna ve pazar pozisyonunun getirdiği ağır baskıya rağmen, kendisine ve ailesine zaman ayırabildiğini dile getiren Tortop, “Microsoft’un en saygı duyduğum yanlarından biri de çalışanlarına, buna imkân veren bir çalışma ortamı sunması. İş dışındaki uğraşlarım genelde tenis oynamak ve yaz aylarında gene Microsoft çalışanı olan iki Türk arkadaşımla beraber yelken yapmak üzerine yoğunlaşıyor. Senede bir veya iki defa Türkiye’ye gitmeye çalışıyoruz. Yakınlığı nedeniyle Güney Amerika da nispeten sık gittiğimiz yerler arasında. Geçen yaz dünyaya gelen kızımız Defne ile birlikte, birinci yaşı dolmadan, iki defa başta Türkiye olmak üzere on farklı ülkeyi ziyaret etme fırsatı bulduk. Seyahatler dışında İstanbul’daki ailelerimizle bağlantıda kalmak için her hafta birkaç defa internet üzerinden görüntülü görüşme yapıyoruz” dedi.



    Başarı ve farklılık

    Mİcrosoft’ta insan mozaiğinin çok renkli olduğunu ve burada kimsenin ayrımcılığa uğramadığını dile getiren Coşar, “İnsanlar birbirlerine çok saygılı. Şirket farklı kültürleri destekliyor. Bence Microsoft’un başarısında onlarca farklı ülkeden farklı insanları barındırıyor olması çok çok önemli bir unsur. Türklerin genel itibariyle kredibilitesi çok çok iyi diyebilirim” diye konuşuyor. Coşar’ın en büyük hayali ise “Türkiye’deki çocuklar” için kalıcı bir şey yapabilmek ve onlara bir şey bırakabilmek.
  • 12-08-2007, 15:55:57
    #4
    Çok güzel bir çalışma. Başlıyorum
  • 12-08-2007, 16:10:57
    #5
    Güzel bir makale olmuş Teşekkürler.
  • 12-08-2007, 16:22:49
    #6
    "LINUXA REKABET"miş..
    sıkar biraz
  • 12-08-2007, 16:37:14
    #7
    Üyeliği durduruldu
    arşive aldım güzel olmuş...
  • 12-08-2007, 16:59:25
    #8
    İlerde nasip
  • 12-08-2007, 20:21:44
    #9
    Türkiye'den de bir Microsoft çıkar mı acep bir gün?O günü de ben görürmüyüm?

    Not: "Biz Microsoft'un ekmeğini yiyoruz" bu ekmek yeme sözünü bir anglo-sakson zaten söylemez.Microsoft'ta gerçekten Türkler var