Tevessül Nedir Caiz midir?
Tevessül, bir ibadet veya dua sırasında Allah’tan başkasını aracı kılma konusudur. Ebû Hanîfe ve talebesi Ebû Yûsuf’un bu konudaki görüşleri nettir.
Ebû Hanîfe, Allah’a ibadet ve duada doğrudan doğruya O’na yönelmeyi vurgular. Ona göre, ibadet ve dua sadece Allah’a has olmalı, aracı kılınan zatların (peygamberler, evliyalar vs.) bu bağlamda dindeki konumları ne olursa olsun aracı kılmak caiz değildir. Ebû Hanîfe, Kur’an ve sahih sünnete dayanmayan uygulamalara karşı temkinli yaklaşmış, şirk tehlikesine karşı dikkatli olunmasını öğütlemiştir. Bu doğrultuda, tevessülün Allah’ın isim ve sıfatları ya da salih amellerle yapılmasını caiz görse de, vefat etmiş zatları aracı kılmayı uygun bulmamıştır. (Kaynak: el-Fıkhu’l-Ekber, Beyâzîzâde, İşârâtü’l-Merâm, s. 78)
Ebû Yûsuf, hocası Ebû Hanîfe’nin yolunu takip ederek, ibadette ve duada Allah’tan başkasına yönelmenin riskli olduğunu belirtmiştir. Tevessülün Kur’an ve sünnetle sabit olan şekillerle sınırlı kalması gerektiğini savunmuştur. Özellikle vefat etmiş kişiler üzerinden tevessülün, şirk ve bidat unsurları taşıyabileceğini ifade etmiştir. (Kaynak: Ebû Yûsuf, İhtilâfu Ebî Hanîfe ve İbn Ebî Leylâ, nşr. Ebü’l-Vefâ el-Efgânî, s. 30)
Tevessülün caiz olan şekli, Allah’ın isimleri, sıfatları veya kişinin kendi salih amelleriyle yapılmasıdır. Vefat etmiş zatları aracı kılmak uygun görülmemiştir, çünkü bu, şirk tehlikesine yol açabilir. Dua ve ibadette yalnızca Allah’a yönelmek en sahih yoldur.
Allah'ın rahmeti bereketi üzerinize olsun hayırlı sabahlar.
Tevessül: Allah dışındakilerini Aracı Kılmak
14
●288
- 27-05-2025, 10:09:23Kulun, aczini itiraf ederek sevgi ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardım dilemesini ifade eden dua, ibadet edilecek ve yardım istenilecek yegâne varlık olan yüce Allah’a yapılır. İslâm’da yalnızca Allah’a ibadet edilir ve yalnızca O’ndan yardım istenir (el-Fâtiha 1/5). Peygamberler de dâhil olmak üzere hiçbir kimseye dua edilerek kendilerinden bir şey istenmez. Bununla birlikte dua esnasında Hz. Peygamber'i (s.a.s.) ismen zikretmek ile ilgili olarak şu rivâyet hadis kitaplarımızda yer almaktadır. Osman b. Huneyf’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre gözleri görmeyen bir adam, Hz. Peygamber’e (s.a.s.) gelerek gözlerinin tekrar görebilmesi için kendisinden dua istemiş, Hz. Peygamber (s.a.s.) ise: “İstersen dua edeyim, istersen de sabret. Zira sabretmen senin için daha hayırlıdır.” buyurmuştur. Adam: “Dua et!” Deyince; Resûlullah (s.a.s.), onun gereği gibi abdest almasını ve şu duayı yapmasını emretmiştir: “Allahım! Peygamberin; rahmet peygamberi Muhammed ile senden istiyor ve sana yöneliyorum. Şu hâcetimin yerine getirilmesinde (gözlerimin açılmasında) ben seninle (Peygamber ile) Rabbime yöneldim. Allahım, O’nu benim hakkımda şefaatçi kıl (onun hürmetine duamı kabul buyur! (اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ وَأَتَوَجَّهُ إِلَيْكَ بِنَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ نَبِىِّ الرَّحْمَةِ إِنِّى تَوَجَّهْتُ بِكَ إِلَى رَبِّى فِى حَاجَتِى هَذِهِ لِتُقْضَى لِى اللَّهُمَّ فَشَفِّعْهُ فِىَّ)” (Tirmizî, Deavât, 118 (No. 3578); İbn Mâce, İkâmetü’s-salât, 189 [1385]; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/138 [No. 17279]). Ahmed bin Hanbel’in rivâyetinde ayrıca “Adam (Hz. Peygamber’in söylediğini) yaptı ve şifa buldu” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/138 [17280]) ifadesi mevcuttur.
İlgili hadislerden hareketle, içlerinde İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere Hanefî ve Şâfiî fakihlerin de bulunduğu âlimlerin çoğunluğu Hz. Peygamber (s.a.s.) hürmetine duada bulunulmasını caiz görmüşlerdir (bkz. İbnü’l-Hümâm, el-Feth, 3/181; Nevevî, el-Mecmû, 8/274; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3/478-479; Kâdî İyâz, eş-Şifâ, 2/40; Mübarekpûrî, Tuhfetu’l- Ahvezi, 10/25; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, 2/284; Buhûtî, Keşşâfu’l-Kına’, 2/68; İbn Asâkir, İthâfü’z-zâir, 46; Merdâvî, el-İnsâf, 2/456; İbn Müflih, el-Furû, 3/229, Yâfi’î, et-Teberrük bi’s-sâlihîn, 38).
Bununla birlikte İbn Teymiyye gibi bazı âlimler ise Hz. Peygamber (s.a.s.) ile tevessülde bulunmayı hayatta iken O’nun duasını almak ve şefaatini istemek şeklinde anlayıp; vefatından sonra kendisi ile tevessülde bulunulmasını caiz görmemişlerdir (İbn Teymiyye, el-Kâide celile fi’t-tevessül ve’l-vesile, 35, 85).
Sonuç olarak dua ederken “Allah’ım! Peygamberimizin (s.a.s.) hürmetine dualarımızı kabul eyle” şeklindeki bir ifadenin kullanılması âlimler tarafından meşru görülmüştür. Bununla birlikte duaları kabul edenin sadece Yüce Allah olduğu ilkesi hiçbir zaman ihlal edilmemeli, tevhit inancına zarar verecek düşünce ve uygulamalardan uzak durulmalıdır. - 27-05-2025, 10:15:38
TEVESSÜL AYETİ
Mâide sûresinin 35. âyet-i kerîmesinde:
“Ey îman edenler! Allah’tan korkun ve O’na yaklaşmak için vesîle (sebep) arayın!..” buyrulmaktadır.
Ayrıca kaynak niteliğinde bu video izlenebilir
https://youtu.be/j0oF0S900Og?si=hlBL8MQpcEjIMd0v - 27-05-2025, 10:26:54Gokenim adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
- 27-05-2025, 10:34:34ercangul adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
- 27-05-2025, 10:39:14SitePro adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
https://sorularlaislamiyet.com/ebu-h...gunu-soyledigi
https://sorularlaislamiyet.com/blog/...ore-caiz-midir
https://sorularlaislamiyet.com/dua-e...-bazen-allahim - 27-05-2025, 10:43:29Gokenim adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
- 27-05-2025, 10:45:46SitePro adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
Belki attığınız kaynağa detaylı baksak türbelerden putlardan ağaçlardan taşlardan ağaca çaput bağlayıp dilek dileyip adak adamaktan da bashediyor olabilir. Baktım kaynağını bulamadım - 27-05-2025, 10:54:16Gokenim adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle