Her şeyin arkasında düzenli bir hesap var.
- Evrendeki fizik kanunları (kütle çekim, ışık hızı, Planck sabiti) saniyenin trilyonda biri hassasiyetle ayarlanmış.
- Güneş’in dünyaya uzaklığı 1-2 milyon km fazla olsa donardık, biraz az olsa yanardık.
- Su 0°C’de donar, 100°C’de kaynar; bu da yaşamın tam ortasında bir sıcaklık aralığıdır.
İçimizde bir kütüphane var.
- Bir hücrenin içindeki DNA’da yaklaşık 3 milyar harflik bilgi var.
- Bu bilgi doğru zamanda, doğru yerde açılıp, protein üretimini sağlıyor.
- DNA, sadece bilgi değil, aynı zamanda bir okuma sistemi, hata düzeltme mekanizması, yedekleme içeriyor.
Bir çekirdekten çeşit çeşit meyve.
- Küçücük bir çekirdeği toprağa koyuyorsun, içindeki programla güneşi tanıyor, yönünü biliyor, büyüyor, meyve veriyor.
- Hangi fabrika, kendini onaran, besin üreten ve kendi kopyasını yapan bir sistem kurabilir?
"Gökten su indiren O'dur. Biz onunla her şeyin bitkisini çıkardık..." - Kur'an (En'am Suresi 99)
Sadece elektrik ile çalışan bir beden değil, bilinçli bir varlığız.
- Kalp durduğu anda her şey biter, ama onu başlatan şey nedir?
- Beyinde elektrik sinyalleri var, evet… ama bilinç, aşk, vicdan, özlem elektrik midir?
- Hiçbir robot sevgi hissedemez, acıyı özleyemez.
Sonsuz sayıdaki rastlantı, nasıl sürekli anlamlı sonuç veriyor?
- Evrende milyarlarca yıl boyunca milyarlarca tesadüf, hep bir “doğruyu” mu buldu?
- Örneğin rastgele tuşlara basarak bir kitap yazmak… mümkün ama imkansıza yakın.
Her biri altıgen, ama birbirinin aynısı olmayan bir sanat eseri.
- Her kar tanesi altı kollu simetrik bir şekil oluşturur.
- Ama bugüne kadar gözlenen hiçbir kar tanesi birebir aynı çıkmamıştır.
- Bu desenler, su moleküllerinin donarken ısı, nem ve basınç gibi değişkenlere göre düzenlenmesiyle oluşur.
Bal arıları, mimarlık ve matematiği bizden önce çözmüş. Petekler neden daire ya da kare değil de altıgen?
- Altıgen şekil, en az malzeme ile en çok alanı kaplayan geometrik yapıdır.
- Arı, bal mumundan en verimli şekilde oda yapar.
- Ayrıca peteklerin açıları da tam olarak 120 derece ölçülmüştür.
Harita yok, pusula yok. Ama hedefine nokta atışıyla ulaşıyor.
- Göçmen kuşlar binlerce kilometre uçup, aynı yere geri dönebiliyor.
- Genç kuşlar, daha önce hiç uçmadıkları yolu ilk seferde bulabiliyor.
- Kuşlar güneşi konum olarak kullanabildiği, yerçekimini hissedebildiği, manyetik alanları algılayabildiği gösterildi.
Kameraların hala taklit etmeye çalıştığı bir yapı.
- İnsan gözü, 10 milyon farklı rengi ayırt edebilir.
- Göz, ışık yoğunluğuna göre otomatik ayar yapar (iris).
- Görüntü ters olarak gelir ama beyin düzeltir.
- Odaklama hızı, en gelişmiş lenslerden bile hızlıdır.
İnsan sesi, sadece kelime değil, mana taşır. Örneğin bu sebeple yazı ortamında pek çok yanlış anlaşılırız..
- Her insan sesi parmak izi gibi eşsizdir.
- Sadece “merhaba” kelimesiyle bile mutluluk, öfke, sevgi, acı gibi duygular iletilebilir.
- Robotlar ve yapay zekalar, bu duygusal derinliği henüz taklit edemez.
Maddeyle açıklanamayan en büyük kanıtlardan biri.
- Aç bir insan, kendi açlığını unutarak çocuğunu doyurur.
- Bir asker, hayatını riske atıp bir arkadaşını kurtarır.
- Bunlar biyolojik çıkar hesaplarıyla açıklanamaz.
Kısaca: Ahenk içerisinde yaratılmış olan bu düzen yaratıcının imzasını içerir.
"Gökte ve yerde ne varsa, O'nu tesbih eder." - Kur'an (Hadid Suresi 1)
Bu kadar detay, bu kadar düzen… Bunu açıklamak için yalnızca madde yetmez. Burada görünmeyen ama etkisi hissedilen bir kudret var.
Allah, kudret eliyle bir ahenk yaratmış. Bu ahenk, gökte yıldızda, yerde toprakta, hücrede, DNA’da, ruhta ve vicdanda görülebilir.
Mükemmel uyumun tesadüfü olur mu?
Ay, Dünya ile Güneş arasına girdiğinde, bazen Güneş’i tam olarak örter. Bu olaya tam güneş tutulması denir.
Güneş, Ay'dan yaklaşık 400 kat daha büyüktür. Ama Ay, Güneş’ten yaklaşık 400 kat daha yakındır.
Sonuç olarak ikisinin gökyüzündeki görünen büyüklüğü neredeyse eşit.
Bu nedenle Ay, Güneş’i neredeyse milimetrik şekilde örter. Ne az ne fazla. Böylece gökyüzünde “tam güneş tutulması” denen görsel şölen oluşur.
Peki bunu bilim nasıl açıklıyor ?
- “Bu sadece bir tesadüftür.”
- “Zamanla Ay, Dünya’dan uzaklaşıyor. Milyonlarca yıl sonra artık tam tutulmalar olmayacak.”
- “Şu anki durum sadece bir rastlantı.”
Neden tam da bu çağda yaşayan insanlık bu olağanüstü manzaraya tanıklık edebiliyor?
Örneğin:
- Güneş tutulmaları sayesinde Güneş’in yapısı (korona tabakası) gözlemlenebildi.
- Einstein’ın genel görelilik teorisi ilk kez 1919’daki bir güneş tutulmasında test edildi.
"Güneş ve Ay bir hesaba göre hareket eder." - Kur'an (Rahman Suresi 5)
Bakın, bize en çok benzeyen varlık olan maymun familyası bile:
- dua edemez,
- secdeye varamaz,
- kitap yazamaz,
- anlam taşıyan sanat yapamaz.
İnsan ise:
- Ölümü düşünür,
- Ahireti sorgular,
- Sanat yapar,
- Dua eder,
- Merhamet duyar.
"Biz ayetlerimizi hem dış dünyada hem kendi nefislerinizde göstereceğiz…" - Kur'an (Fussilet 53)
"Onlarda sizin için ibret vardır…" - Kur'an (Nahl 66, Yusuf 111, Ankebut 20...)
Allah uzay ve içerisinde yarattığı her varlıkta aynı molekülleri, proteinleri, hatta genleri kullanarak bir tasarım standardı ile beraber bir ahenk oluşturmuştur.
Yaklaşık 1500 sene evvel, Peygamberimiz vasıtası ile: bizlere, insanlığa bu ve diğer bir çok olağanüstü bilgiler, Allah tarafından bildirildi ve korundu.
Ayet, sadece Kur'an-ı Kerim ayetleri olarak bildiğimiz değildir. Ayrıca Allah'ın yarattıkları da birer ayettir. Ahir(son) zamandayız ve her türlü fitne ile karşılaşacağız.
İnanca giden yol, kalpten başlar. İnsanlar Allah'a değil, kendi geçmişlerindeki acılara veya yanlış tanıtılmış dine kızgındır.
Neden. Bu soruyu bir değil, milyonlarca insan yüreğinin en sessiz yerinde sormuştur:
- “Neden ben?”
- “Neden bu kadar ağır oldu?”
- “Neden başkaları gibi kolay bir hayat değil de bu kadar sınavlı bir yol?”
Bazen o kadar büyük bir gece olur ki, insan “ışık diye bir şey yok” sanır.
Ama gökyüzündeki yıldızlar sadece karanlıkta görünür.
Belki sen de yere düşerken, aslında yukarıdan tutuluyordun.
Ama bunu fark etmen zaman alacak.
Allah bazen şöyle bir yol seçer:
Dışarıdan baktığında “kırılmış, kaybetmiş, terk edilmiş” gibi görünürsün.
Ama içeride bir bilinç, bir sabır, bir merhamet tohumu ekilir.
Ve o tohum, seni daha yüksek bir versiyonuna dönüştürür.
“Allah, hiç kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez.” - Kur'an (Bakara 286)
Bu da insana verilmiş bir sınavdır.
“Sana ağır bir yük verdim, çünkü o yükle başkalarının yükünü taşıyacak kadar güçlü olacaksın.”
“Sana bir gece verdim, çünkü başkasına sabahı anlatacaksın.”
“Sana ateş verdim, çünkü sen oradan ışık çıkaracaksın.”
Ben yanarım, pişerim. Piştiğimde, ben de bir başkası olurum.
Bu yolculukta acı, yok edici bir şey değil, aksine insanı olgunlaştıran bir unsur.
