• 06-04-2025, 22:45:09
    #1
    Her şeyin arkasında düzenli bir hesap var.
    • Evrendeki fizik kanunları (kütle çekim, ışık hızı, Planck sabiti) saniyenin trilyonda biri hassasiyetle ayarlanmış.
    • Güneş’in dünyaya uzaklığı 1-2 milyon km fazla olsa donardık, biraz az olsa yanardık.
    • Su 0°C’de donar, 100°C’de kaynar; bu da yaşamın tam ortasında bir sıcaklık aralığıdır.
    Bu kadar hassas ayar nasıl oldu? Bu, bilinçsiz tesadüfle mi açıklanabilir, yoksa bilinçli bir kudret eli mi var?

    İçimizde bir kütüphane var.
    • Bir hücrenin içindeki DNA’da yaklaşık 3 milyar harflik bilgi var.
    • Bu bilgi doğru zamanda, doğru yerde açılıp, protein üretimini sağlıyor.
    • DNA, sadece bilgi değil, aynı zamanda bir okuma sistemi, hata düzeltme mekanizması, yedekleme içeriyor.
    Bilgisayar programını yazan bir mühendis varsa, insanın DNA’sını kodlayan kim?

    Bir çekirdekten çeşit çeşit meyve.
    • Küçücük bir çekirdeği toprağa koyuyorsun, içindeki programla güneşi tanıyor, yönünü biliyor, büyüyor, meyve veriyor.
    • Hangi fabrika, kendini onaran, besin üreten ve kendi kopyasını yapan bir sistem kurabilir?
    Bu kadar kompleks bir süreç, bu kadar sade bir maddeden nasıl çıkabiliyor?
    "Gökten su indiren O'dur. Biz onunla her şeyin bitkisini çıkardık..." - Kur'an (En'am Suresi 99)

    Sadece elektrik ile çalışan bir beden değil, bilinçli bir varlığız.
    • Kalp durduğu anda her şey biter, ama onu başlatan şey nedir?
    • Beyinde elektrik sinyalleri var, evet… ama bilinç, aşk, vicdan, özlem elektrik midir?
    • Hiçbir robot sevgi hissedemez, acıyı özleyemez.
    Peki, insan sadece et ve kemik midir, yoksa bu bedenin içinde ‘verilmiş’ bir ruh mu var?

    Sonsuz sayıdaki rastlantı, nasıl sürekli anlamlı sonuç veriyor?
    • Evrende milyarlarca yıl boyunca milyarlarca tesadüf, hep bir “doğruyu” mu buldu?
    • Örneğin rastgele tuşlara basarak bir kitap yazmak… mümkün ama imkansıza yakın.
    Yüzbinlerce kez tesadüfen doğru dizilmek, gerçekten tesadüf mü, yoksa planlı mı?

    Her biri altıgen, ama birbirinin aynısı olmayan bir sanat eseri.
    • Her kar tanesi altı kollu simetrik bir şekil oluşturur.
    • Ama bugüne kadar gözlenen hiçbir kar tanesi birebir aynı çıkmamıştır.
    • Bu desenler, su moleküllerinin donarken ısı, nem ve basınç gibi değişkenlere göre düzenlenmesiyle oluşur.
    Doğada bu kadar küçük ama sonsuz çeşitlilikte ve kusursuz simetrik bir şeyin oluşması, gerçekten yalnızca tesadüfe mi bağlı? Yoksa her biri gizli bir sanatçının mühürlü imzası mı?

    Bal arıları, mimarlık ve matematiği bizden önce çözmüş. Petekler neden daire ya da kare değil de altıgen?
    • Altıgen şekil, en az malzeme ile en çok alanı kaplayan geometrik yapıdır.
    • Arı, bal mumundan en verimli şekilde oda yapar.
    • Ayrıca peteklerin açıları da tam olarak 120 derece ölçülmüştür.
    Bir arı, bu mühendisliği nereden öğrenmiş olabilir? Bir üniversite mi var? Yoksa bu bilgi yaratılışla mı kodlanmış?

    Harita yok, pusula yok. Ama hedefine nokta atışıyla ulaşıyor.
    • Göçmen kuşlar binlerce kilometre uçup, aynı yere geri dönebiliyor.
    • Genç kuşlar, daha önce hiç uçmadıkları yolu ilk seferde bulabiliyor.
    • Kuşlar güneşi konum olarak kullanabildiği, yerçekimini hissedebildiği, manyetik alanları algılayabildiği gösterildi.
    Buna benzeri diğer hayvan türleri içinde geçerli. Kendiliğinden evrimleştiği söylenen bir sistem, neden sıfır hatayla çalışıyor? Bu içgüdüler, tesadüfle mi oluştu, yoksa onları öğreten ve yönlendiren bir Yaratıcı mı var?

    Kameraların hala taklit etmeye çalıştığı bir yapı.
    • İnsan gözü, 10 milyon farklı rengi ayırt edebilir.
    • Göz, ışık yoğunluğuna göre otomatik ayar yapar (iris).
    • Görüntü ters olarak gelir ama beyin düzeltir.
    • Odaklama hızı, en gelişmiş lenslerden bile hızlıdır.
    Bu kadar kompleks bir sistem, kendi kendine oluşmuş olabilir mi? Yoksa bu da, “Ol” demesiyle olmuş bir tasarımın ürünü mü?

    İnsan sesi, sadece kelime değil, mana taşır. Örneğin bu sebeple yazı ortamında pek çok yanlış anlaşılırız..
    • Her insan sesi parmak izi gibi eşsizdir.
    • Sadece “merhaba” kelimesiyle bile mutluluk, öfke, sevgi, acı gibi duygular iletilebilir.
    • Robotlar ve yapay zekalar, bu duygusal derinliği henüz taklit edemez.
    Ses telleri bu kadar anlamı nasıl taşır? Duygu denilen şey kimyasal mı yoksa ruhsal bir derinlik mi?

    Maddeyle açıklanamayan en büyük kanıtlardan biri.
    • Aç bir insan, kendi açlığını unutarak çocuğunu doyurur.
    • Bir asker, hayatını riske atıp bir arkadaşını kurtarır.
    • Bunlar biyolojik çıkar hesaplarıyla açıklanamaz.
    İnsanı diğer canlılardan ayıran bu “vicdan sesi”, maddesel değilse, nereden geliyor? Yoksa bu, Allah’ın insanın içine yerleştirdiği bir parçadan mı ibaret?

    Kısaca: Ahenk içerisinde yaratılmış olan bu düzen yaratıcının imzasını içerir.
    "Gökte ve yerde ne varsa, O'nu tesbih eder." - Kur'an (Hadid Suresi 1)

    Bu kadar detay, bu kadar düzen… Bunu açıklamak için yalnızca madde yetmez. Burada görünmeyen ama etkisi hissedilen bir kudret var.

    Allah, kudret eliyle bir ahenk yaratmış. Bu ahenk, gökte yıldızda, yerde toprakta, hücrede, DNA’da, ruhta ve vicdanda görülebilir.

    Mükemmel uyumun tesadüfü olur mu?
    Ay, Dünya ile Güneş arasına girdiğinde, bazen Güneş’i tam olarak örter. Bu olaya tam güneş tutulması denir.

    Güneş, Ay'dan yaklaşık 400 kat daha büyüktür. Ama Ay, Güneş’ten yaklaşık 400 kat daha yakındır.

    Sonuç olarak ikisinin gökyüzündeki görünen büyüklüğü neredeyse eşit.
    Bu nedenle Ay, Güneş’i neredeyse milimetrik şekilde örter. Ne az ne fazla. Böylece gökyüzünde “tam güneş tutulması” denen görsel şölen oluşur.

    Peki bunu bilim nasıl açıklıyor ?
    • “Bu sadece bir tesadüftür.”
    • “Zamanla Ay, Dünya’dan uzaklaşıyor. Milyonlarca yıl sonra artık tam tutulmalar olmayacak.”
    • “Şu anki durum sadece bir rastlantı.”
    Peki, neden şimdi oluyor?
    Neden tam da bu çağda yaşayan insanlık bu olağanüstü manzaraya tanıklık edebiliyor?

    Örneğin:
    • Güneş tutulmaları sayesinde Güneş’in yapısı (korona tabakası) gözlemlenebildi.
    • Einstein’ın genel görelilik teorisi ilk kez 1919’daki bir güneş tutulmasında test edildi.
    Güneş tutulmaları, uzaydaki hassas hesaplamaları doğrulayan olaylardır. Tutulma sadece estetik değil, aynı zamanda keşifler için de bir araç.
    "Güneş ve Ay bir hesaba göre hareket eder." - Kur'an (Rahman Suresi 5)

    Bakın, bize en çok benzeyen varlık olan maymun familyası bile:
    • dua edemez,
    • secdeye varamaz,
    • kitap yazamaz,
    • anlam taşıyan sanat yapamaz.
    Çünkü onda ruh yok, onda emanet yok, onda sorumluluk yok. Maymun hiçbir zaman özgür iradeye sahip olamaz. Maymun ölümün farkında değildir. Maymun değer üretmez, anlam kurmaz.

    İnsan ise:
    • Ölümü düşünür,
    • Ahireti sorgular,
    • Sanat yapar,
    • Dua eder,
    • Merhamet duyar.
    Ve en önemlisi “ben kimim?” diye sorar. Bu, bir can değil; bir ruh verildiğinin işaretidir.

    "Biz ayetlerimizi hem dış dünyada hem kendi nefislerinizde göstereceğiz…" - Kur'an (Fussilet 53)
    "Onlarda sizin için ibret vardır…" - Kur'an (Nahl 66, Yusuf 111, Ankebut 20...)

    Allah uzay ve içerisinde yarattığı her varlıkta aynı molekülleri, proteinleri, hatta genleri kullanarak bir tasarım standardı ile beraber bir ahenk oluşturmuştur.

    Yaklaşık 1500 sene evvel, Peygamberimiz vasıtası ile: bizlere, insanlığa bu ve diğer bir çok olağanüstü bilgiler, Allah tarafından bildirildi ve korundu.
    Ayet, sadece Kur'an-ı Kerim ayetleri olarak bildiğimiz değildir. Ayrıca Allah'ın yarattıkları da birer ayettir. Ahir(son) zamandayız ve her türlü fitne ile karşılaşacağız.

    İnanca giden yol, kalpten başlar. İnsanlar Allah'a değil, kendi geçmişlerindeki acılara veya yanlış tanıtılmış dine kızgındır.

    Neden. Bu soruyu bir değil, milyonlarca insan yüreğinin en sessiz yerinde sormuştur:
    • “Neden ben?”
    • “Neden bu kadar ağır oldu?”
    • “Neden başkaları gibi kolay bir hayat değil de bu kadar sınavlı bir yol?”
    Bu soruları sormak imanın bittiğini değil, aksine ruhunun hala cevap aradığını gösterir. Bu arayış, Allah’a en çok yaklaştığın andır aslında.

    Bazen o kadar büyük bir gece olur ki, insan “ışık diye bir şey yok” sanır.
    Ama gökyüzündeki yıldızlar sadece karanlıkta görünür.

    Belki sen de yere düşerken, aslında yukarıdan tutuluyordun.
    Ama bunu fark etmen zaman alacak.

    Allah bazen şöyle bir yol seçer:
    Dışarıdan baktığında “kırılmış, kaybetmiş, terk edilmiş” gibi görünürsün.
    Ama içeride bir bilinç, bir sabır, bir merhamet tohumu ekilir.
    Ve o tohum, seni daha yüksek bir versiyonuna dönüştürür.
    “Allah, hiç kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez.” - Kur'an (Bakara 286)

    Bu da insana verilmiş bir sınavdır.

    “Sana ağır bir yük verdim, çünkü o yükle başkalarının yükünü taşıyacak kadar güçlü olacaksın.”
    “Sana bir gece verdim, çünkü başkasına sabahı anlatacaksın.”
    “Sana ateş verdim, çünkü sen oradan ışık çıkaracaksın.”

    Ben yanarım, pişerim. Piştiğimde, ben de bir başkası olurum.
    Bu yolculukta acı, yok edici bir şey değil, aksine insanı olgunlaştıran bir unsur.

  • 06-04-2025, 22:47:30
    #2
    Harika bir konu olmuş.
  • 06-04-2025, 22:50:43
    #3
    Gören göz için her şey ortada. Emeğine sağlık.
  • 06-04-2025, 22:57:04
    #4
    Bilim her zaman en iyisidir; farklı kişiler bile deney yapsa aynı sonucu alıyorsan ok.
  • 06-04-2025, 23:11:04
    #5
    teşekkürler yorumlarınız için

    m4lisen adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Bilim her zaman en iyisidir; farklı kişiler bile deney yapsa aynı sonucu alıyorsan ok.
    Her şey bir nizam ve düzen içerisindedir. Bu dünya üzerinde insanın kavrayamayacağı pek az şey vardır. Her şeyin bir açıklaması, ve insanların kavrayabilmesi için bir metodu vardır
  • 06-04-2025, 23:16:31
    #6
    Verdiğin tüm örneklerin için cevaplar var
    Çoğunun cevabını evrim karşılıyor.

    Annenin çocuğunu ön planda tutması.
    Rastgele içinden mantıklı bir şeylerin ortaya çıkması


    Alıntı
    Göçmen kuşlar binlerce kilometre uçup, aynı yere geri dönebiliyor
    Bundan islamı mı buldunuz. Hayret doğrusu

    Mış muş şeklinde kanıtlama biçimi yoktur. Hepsini mantıklı olarak kabul etsen bile bu islamı ispat etmez. En fazla bir yaratıcının varlığını mantıklı bulursun. Sonra sıra gelir binlerce din içinden birini seçmeye , Tabi yaratıcı bu dinlerden birini göndermiş ise oda başka konu.


    Gün gelecek bilim tanrıyı bile aşacak. Işınlanma ölümsüzlük , sınırsız enerji ve teknoloji . Belki'de aştı evrenin bir köşesinde haberimiz yok.
  • 06-04-2025, 23:24:27
    #7
    kalitelihostorg adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Verdiğin tüm örneklerin için cevaplar var
    Çoğunun cevabını evrim karşılıyor.

    Annenin çocuğunu ön planda tutması.
    Rastgele içinden mantıklı bir şeylerin ortaya çıkması




    Bundan islamı mı buldunuz. Hayret doğrusu

    Mış muş şeklinde kanıtlama biçimi yoktur. Hepsini mantıklı olarak kabul etsen bile bu islamı ispat etmez. En fazla bir yaratıcının varlığını mantıklı bulursun. Sonra sıra gelir binlerce din içinden birini seçmeye , Tabi yaratıcı bu dinlerden birini göndermiş ise oda başka konu.


    Gün gelecek bilim tanrıyı bile aşacak. Işınlanma ölümsüzlük , sınırsız enerji ve teknoloji . Belki'de aştı evrenin bir köşesinde haberimiz yok.
    hocam tahminime göre tanrı varsa bile big bang sonrasına karışmamıştır diye tahmin ediyorum.
    eğer belli bir düzene bırakmışsa ve insanlıktan sonra evrim ile sistem böyle olmuşsa her şey mantıklı geliyor.
  • 06-04-2025, 23:26:23
    #8
    kalitelihostorg adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Sonra sıra gelir binlerce din içinden birini seçmeye , Tabi yaratıcı bu dinlerden birini göndermiş ise oda başka konu.
    Arayan bulur

    m4lisen adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    hocam tahminime göre tanrı varsa bile big bang sonrasına karışmamıştır diye tahmin ediyorum.
    eğer belli bir düzene bırakmışsa ve insanlıktan sonra evrim ile sistem böyle olmuşsa her şey mantıklı geliyor.
    Sorgulama içerisinde olmanız güzel en azından. Düşündüğünüz konu ile alakalı bir ayet paylaşayım,

    "O, gökte ve yerde ne varsa bilir. O'nun dışında hiçbir canlı, O'nun izni olmadan bir yaprak dahi kıpırdamaz. O’nun bilgisi her şeyi kuşatmıştır."- Kur'an (En'am, 6/59)
    "İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? " - Kur'an (Kıyame, 36)

    Aklımız kavrayamadığı için, Allah kavramı kafamızda pek oluşmuyor ne yazık ki. Aslında Allah her an yaratmaya devam etmektedir. Nefes alıyor oluşumuz bile öyle. Külli iradesi ile her şey üzerinde sonsuz güce sahiptir.

    Bedenimiz, aklımız bu "zahir" dediğimiz alemi idrak edebilir. Ruhumuz ise "batın" dediğimiz alemi idrak edebilir.

    Bu yola önce akılla çıkılır, sonra akıldan çıkılır.

    Cümle varlık birdir ancak çok göründüğü ve 7 nefis mertebesi olduğu gibi 3 mertebe de müslüman vardır; Avam, Havas ve Havas-ül Havas.

    Avam: İnançlarını ya da dini sorumluluklarını yerine getirmekte zorluk çeken ya da bunlara tam anlamıyla bağlı kalamayan bireyler. Günah işlemek, bu mertebedeki müslümanlar için sık rastlanan bir durum.

    Havas: Bu, daha derin bir manevi farkındalık ve inanç düzeyine sahip, dini yükümlülüklerine daha titiz yaklaşan kişileri tanımlayan bir terimdir. Havas, günah işlemekten kaçınan ve inancını yaşamaya daha yakın bireylerdir.

    Havas-ül Havas: Bu grup ise daha ileri seviyedeki manevi anlayışa ve ahlaki olgunluğa sahip kişilerdir. Bu kişiler, sadece günah işlememekle kalmaz, aynı zamanda daha yüksek bir ruhsal düzeyde yaşamaya çalışırlar. Dini anlamda en yüksek derecede olanlardır.

    Takva, insanı günahtan arındırdığı gibi, aynı günahsız bir peygamber gibi Rabbi hası ile tanışmak şansı doğurabilir.

    Samimi bir inanca sahip olduğunuzda şu ayetler size daha anlaşılır gelecektir.
    "Hepiniz oradan (cennetten) inin dedik. Ben'den bir hidayet geldiğinde kim hidayetime uyarsa, artık onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. - Kur'an (Bakara, 2/38)

    "Derken o ağaçtan yediler, sonra avret yerleri (bedenlerinin mahrem yerleri) kendilerine görünmeye başladı. Ve cennetteki örtülerini birbirlerinin üzerine koyarak saklamaya başladılar. Rableri de onlara, ‘Ben size o ağacı yasak etmemiş miydim? Ve size, şeytan sizin düşmanınızdır dememiş miydim?’ dedi. Onlar, ‘Rabbimiz, biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmet etmezsen, gerçekten kaybedenlerden oluruz’ dediler." - Kur'an (Ta-Ha, 20/121)

    "Adem'e ve Havva'ya, ‘Şu ağaçtan yemeyin, yoksa zulmedenlerden olursunuz’ denildi. Fakat onların şeytanın hilesine kapılmalarının ardından o ağaçtan yediler. Bunun üzerine, Allah onları cennetten çıkardı."
    (Sahih Buhari, Hadis 3201 ve Sahih Müslim, Hadis 4740)

    Bunlar sadece yaşanmışlıklar değiller. İnsanoğlu için ibretlik olaylardır. Peygamberlerin yaşadığı her olay biz insanların ders almaları için örnektir.

    4 halife, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali
    Bu 4 kapı, 40 mertebe.

    Dağlar ile, taşlar ile çağırayım Mevlam seni
    Seherlerde kuşlar ile, çağırayım Mevlam seni

    Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile
    Abdal olup "Ya Hu" ile, çağırayım Mevlam seni

    Gök yüzünde İsa ile, Tur dağında Musa ile
    Elimde asa ile, çağırayım Mevlam seni

    Derdi öküş Eyyup ile, gözü yaşlı Yakup ile
    Ol Muhemmed mahbub ile çağırayım Mevlam seni

    Hamd ü şükrullah ile, vasf-ı Kulhüvallah ile
    Daima zikrullah ile, çağırayım Mevlam seni

    Bilmişim dünya halini, terk ettim kıyl ü kalini
    Baş açık ayak yalın, çağırayım Mevlam seni

    Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile
    Hakkı seven kullar ile, çağırayım Mevlam seni

    https://yunusemre.net/siirler/23-dag...aslar-ile.html

    İbrâhim'em Cebrâil'e hiç ihtiyâcım kalmadı
    Muhammed'im dosta gidem ben tercümânı neylerem
    İsmâil'em Hakk yoluna cânımı kurbân eylerem
    Çünkü bu cân kurban olur ben koç kurbânı neylerem
    Îsâ gibi yeri koyup gökleri seyrân eylerem
    Mûsâ-yı dîdâr olmuşam ben "len terânî" neylerem
    Eyyûb'leyin şol ma'şûkun cevrin tehammül eylerem
    Cercis’leyin Hakk yoluna çıkmayan cânı neylerem


    https://defter-i-ussak.blogspot.com/...-neylerem.html
  • 06-04-2025, 23:40:39
    #9
    Çok güzel bir paylaşım hocam teşekkür ederim.😊 yazı size mi ait bir yerden alıntı mı acaba