• 28-09-2024, 01:37:50
    #1
    Herkese selamlar. Kpss sürecine çalışırken KPSS tarih oldukça ağır geliyordu. Videoları izlemek x2 de zaman alıyordu. Kitaplarda düz metinden oluştuğu için maalesef aklımda kalmıyordu. Bende bunları mizahi bir dille kendime hikaye olarak yazmıştım. Hemen hemen tüm kpss tarih bölümünü böyle yazdım. Şimdi ise boşta durmasın istiyorum. Bunu kitap olarak, uygulama olarak yada Web site olarak yayınlayın sizce pasif gelir elde edebilir miyim?

    Fikirlerinize açığım yorumlarınızı da merak ediyorum.

    Örnek bir şekilde paylaşıyorum.

    LALE DEVRİ
    Pasarofça Anlaşması ile Osmanlı Devleti artık balkanlara savaş yapmayı bitirdi. Hazır balkanlara savaşa gitmiyorken artık hiçbir savaşa gitmeyelim diyen Osmanlı Pasarofça Anlaşmasından sonra yeni bir Devirle tanıştı.
    “ Vur patlasın, Çal oynasın devri.. Lale Devri”
    Lale devrinde Batının üstünlüğünü çaresizce kabul eden devlet, biz bir batı kadar olamayız onlar bizden çok üstünler. Biz en iyisi zevk-i sefa sürelim. Takılalım kendi kafamıza göre, deve kuşu gibi kafamızı kuma gömelim dediler.
    Lale devrine vardığım zaman birçok alanda yenilikler yapılmıştı. Teknik, diplomasi, sosyal gibi alanlarda yenilikler yani ıslahatlar yapılırken askeri anlamda bir yenilik yapılmamıştı. Bu durum zaten belliydi. Halk da askerde saray da artık savaşlardan bıkmış, ordu disiplinini yitirmiş artık bizden adam olmaz demişti. Bunun yerine boşverelim şu dünyanın nazını, ben hem oynar hem çalarım sazımı demişlerdi. Pasarofça anlaşması ile başlayan bu devir oldukça dikkatimi çekti. Ülkenin başında olan III. Ahmet isyan ile gelip isyan ile giden ilk padişah olma özelliğine sahipti. Edirne olayları baş gösterdiğinde tahta geçen padişah, Patrona Halil İsyanı ile tahta veda edecekti. Padişah’ın tahta vedasıyla birlikte Lale Devri de tarih olacaktı.
    Nevşehirli Damat İbrahim Paşa adında bir adam duydum. Sadrazammış. Artık devlet yönetimi o kadar serbest olmuştu damat sadrazam olmuş. Sadrazam olmak için damat olmak yeterli kılınmış. Ben Nevşehirli Damat İbrahim Paşayı köşe bucak ararken birden birisi çıktı karşıma.
    - Ne diyeyim ? Ne diyeyim ? Ne diyiim ? Ne dim ? Nedim ?
    - Sen ne saçmalıyorsun hacı ?
    - Ne diyeyim? Ne diyeyim ? Ne diyiim ? Ne dim ? Nedim ?
    - Anlamıyorum. Ne diyorsun ?
    - Heh bende onu diyorum sana yabancı ? Şairim ben. Lale devrinin en ünlü şairi “Nedim”. Ne diyeyim ne söyleyeyim ? Ne istersin benden ?
    - Madem ki şairsin, yaz ulan kpss’ye bir dörtlük.
    - Peki derhal
    “ Kahpe felek gülmez misin ?
    Perşan ettin, bilmez misin ?
    Sabi olan şu gençleri
    Sen soldurdun görmez misin ?”
    - Ne didin be Nedim. Sen harika bir şairmişsin.
    - Teşekkür ederim, lale devrinin en ünlü şairi olarak siz kpss öğrencilerine sevgilerimi yolluyorum.
    - Keşke çizim yeteneğim olsaydı da senin şu güleç yüzünü çizip götürseydim kpss öğrencilerine. Sana bakarak içlerini huzur kaplar, daha iyi çalışırlardı.
    - Çizim yeteneğinin olmasına gerek yok ki. Bizim levni diye bir minyatürcümüz var o çizebilir beni.
    - Biz minyatürcünün adının levni olduğu pek aklımızda tutamayız ki.
    - Levni, çiz beni.. Beni, beni.. Nedim’ini.. Çiz beni levni…
    - Hahahah bu replik akılda kalabilir bak teşekkür ederim.
    - Ya da şöyle aklında tutabilirsin. Levye var bilirsin minibüs şoförlerinin adam dövmek için elinin altında hazırda bulundurduğu. Bu levyeye baktığında uzun ince bir şey görürsün. Kalınlık olmadığı için sanki iki boyutlu gibi gözükür. Minyatür sanatında da derinlik algısı yoktur. İki boyutlu çizim olduğu için belki levyeden aklına “Levni” gelebilir.
    - Vay arkadaş. Şair olmak böyle bir şey galiba. Teşekkür ederim Nedim Efendi.
    - Ne demek efendim. Daha bir sürü şeyler anlatabilirim sana. Sen belli ki uzaklardan gelmişsin. Buralara yabancısın ?
    - Allah aşkına hep aynı muhabbet dönmesin. Sen bana Lale devrinde neler olup bittiğini anlatır mısın ?
    - Olabilir. Bedavadan anlatmam ama bana bir kitap lazım onu benim için alır mısın ?
    - Nedir o ?
    - Van Kulu Lugatı
    - Neden önemli bu senin için ?
    - Lale devrinde basılan ilk kitap eserin ismi bu. Bu aralar buralarda baya popüler bir eser oldu. Benim onu alacak param yok.
    - Nasıl ya ilk eser ? Daha önce basılan eser yok mu ?
    - Nasıl olsun ki ? Matbaa yeni geldi bu topraklara. Lale devrinde “ilk defa Matbaa” geldi. Bunun üzerine basıldı. Gerçi bu yobazlar olduğu sürece hiç gelmeyebilirdi.
    - Tane tane anlat Nedim. Şimdi ilk matbaa geldi. Bunu kim getirdi ? Kim izin vermedi ? Yobaz olanlar kim ?
    - Bak yabancı. Şimdi eskiden burada “hattatlar” vardı. Bunlar çok güzel yazı yazarlar ve eserleri çoğaltırlardı. El gücüne bağlı olduğu için işler yetişmiyor diye bir sürü hattatlar yetiştirdiler. Biz böyle aval aval daha fazla hattat yetiştirelim derken elin gavuru gitmiş Matbaayı geliştirmiş. Biz de bizim Osmanlı topraklarında keşke matbaa olsaydı ne güzel olurdu dedik.
    - Ne güzel demişsiniz işte.
    - Güzel dedik ama ailesini geçindirmek zorunda olan bir sürü hattat itiraz etti. Ben işsiz kalacağım diye.
    - Doğru, haklı adamcağız.
    - Diğer taraftan da ulema bastırdı. Matbaa gavurun yaptığı bir icattır. Nasıl olurda Müslümanlığın harman olduğu bu topraklara gavur icadı girer denildi.
    - Vay yobaz vay.. Ee ?
    - Tabi, hal böyle olunca, şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi daldı konuya. “ Bre geri kafalılar, ne alakası var Müslümanlıkla matbaanın. Gelebilir, sıkıntı yok” dedi.
    - Şeyhülislam nasıl böyle bir fetva verdi peki ?
    - Ya adı üstünde adam “Yenişehirli”. Eski şeyhülislamlara benzemiyor. Hem yeni hem şehirde büyümüş, yetişmiş adam.
    - Peki ya bu fetva yeterli oldu mu ?
    - Olmadı tabi ki. Halk biraz sıkıntı yarattı. O yüzden “dini eserler” basılmadı. İşte bu “Van Kulu Lugatı” denilen eser basıldı. Bu da zaten tercüme bir eser. “Siyahül Cevheri” denilen bir eserin tercümesi.
    - Peki ya kim getirdi bu matbaayı ?
    - Kim olacak İbrahim Müteferrika ile Sait Efendi getirdi.
    - Sonunda bir işi başarabilmişiz demek ki.
    - Başardık başardık. Hatta bir sabah bir uyandık, 81 düzce 82 Paris olmuş..
    - Nasıl yani ?
    - Parise geçici elçilik açmışız. Başına da 28 Çelebi Mehmet adında adam yollamışız. Biz uyandığımız da farkettik. 81 Düzce 82 Paris diye sevinç naraları atarak sokaklara döküldük.
    - 82 Paris ne alaka ya ? O Türkiye Cumhuriyetinde yapılan bir espri.
    - 28’i ters çevir ne yapar ?
    - 82 yapar. Vay güzel yöntem.
    - Aklına kalır da böyle belki yardımımı dokunur. 28 Mehmet Çelebi Paris’e açılan ilk geçici elçilikte görevlendirildi. Hatta kendisi bu seferliği sırasında “Seferetname” adında bir kitap yazdı. Gördüklerini yedikleri içtiklerini paylaşmış.
    - Youtube kanalı gibi yani ?
    - Heh, tıpkı öyle..
    - Peki başka neler oldu ?
    - Asıl bombayı şimdi veriyorum sana. İlk kez Çiçek Aşısı uygulandı. Peki sence çiçek aşısı nerden getirilmiştir ?
    - Tabiki batıdan getirilmiştir nerden olacak ?
    - İşte şimdi faka bastın. Çiçek aşısı doğudan getirildi. Unutma bak bunu bu ayrıntı bir bilgi.
    - Tamam, bunu söylediğin iyi oldu. Başka ne yapıldı ?
    - Tulumbacı Ocağı kuruldu. Tabi Lale Devrinde zevki sefa bol olunca millet nargile sigara tütüne sardı. Her tarafa kül düşüp alevler sarıp yangın çıkınca tulumbacılar ocağı kuruldu. Bildiğimiz gibi itfaiye demek.
    - Nasıl bildiğimiz itfaiyeye tulumbacı ocağı mı denildi ? Gerçek mi bu ?
    - Tabi ki gerçek. Hatta Gerçek Davut adındaki Fransız bir adam kurdu.
    - Peki bilim adamları falan yetiştirmediniz mi ?
  • 28-09-2024, 01:43:30
    #2
    Çiğdem Tercüme Bürosu
    Hocam baştan sona okudum. Para ile satamazsin ama uzerine para verirsen okuyan çıkar...
  • 28-09-2024, 01:49:21
    #3
    erkancan_87 adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Hocam baştan sona okudum. Para ile satamazsin ama uzerine para verirsen okuyan çıkar...
    Değerli yorumunuz için teşekkür ederim hocam
  • 28-09-2024, 01:54:18
    #4
    Gayet beğendım ancak biraz uzun oldu kısaltılması gerek. Bence youtube üzerinden short video yapılabilir. 1 dakıkada tarih teması ile elevenlabs ile güzel bir seslendirme yapılabilir bence bu sekilde tutar hıocam
  • 28-09-2024, 02:16:55
    #5
    ben beğendim. hatta çok iyi.
  • 28-09-2024, 02:20:07
    #6
    Kafayı karıştırmaya müsait şeyler var. Yanlış bile öğrenebilir öğrenci.
  • 28-09-2024, 07:01:20
    #7
    bildiğim tarihi unuttum karışık
  • 28-09-2024, 13:39:05
    #8
    youtuber53 adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Gayet beğendım ancak biraz uzun oldu kısaltılması gerek. Bence youtube üzerinden short video yapılabilir. 1 dakıkada tarih teması ile elevenlabs ile güzel bir seslendirme yapılabilir bence bu sekilde tutar hıocam
    Shorts hakkında araştırma yapacağım hocam çok teşekkür ederim
  • 28-09-2024, 13:39:56
    #9
    fatih000 adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    ben beğendim. hatta çok iyi.
    Yorumunuz beni mutlu etti hocam çok teşekkür ederim