etkilemişti. Küçük birikimi, kısa sürede eriyip gitmişti bile. Hayatında ilk kez veresiye alışverişe başlamış ve gene ilk kez fatura ödemeleri
aksamaya başlamıştı. Kısa süre içinde birşeyler yapmazsa, geleceği hiç parlak değildi... Şimdiye kadar bilgi almak, oyalanmak için kullandığı
internet bağlantısını, iş bulmak için kullanmayı denemek istedi ve bunun için çabaladı durdu. Şimdiye kadar farkına varmadığı onlarca iş bulma
adresini buldu ve tek tek inceledi. Ne kadar da çoktular. Demek ne kadar çok talep vardı iş bulmak için... Onlarca iş ilanına onlarca başvuru formu
doldurdu gönderdi adam. Eleman arayanlar ne kadar da titizdiler öyle, başvuru formlarından birisini doldurmak bile bir saate yakın zamanını
alıyordu. Yine de yılmadı adam, bıkmadan, usanmadan bütün formları doldurdu gönderdi. Formları doldurduktan sonra beklemeye başladı.
Beklerken birkaç küçük iş de olmuştu ama onu tatmin edecek gibi değildi bu işler. En son formu doldurmasının üzerinden bir ay geçmesine
rağmen, gelecek olumlu bir cevaptan umudunu kesmedi. Sabırla, umutla bekledi... Ne yazık ki, olumsuz bile olsa bir cevap gelmedi. "Öyle ya' dedi
adam; "firmaların ellişer-yüzer adam çıkarttığı bir zamanda iş bulmak kolay mı olacaktı? " Bir sabah kapının zili çaldı adamın. Gelmesini umduğu
cevabı her ne kadar bilgisayarından bekliyorsa da, umutla gitti kapıya... Postacıydı gelen ve elinde olmasını umduğu cevap yerine bir tane telefon
faturası vardı. Hayalkırıklığı ve ekşi bir suratla zarfı yırttı açtı: 92.990.456 TL... Son ödeme tarihi: 29/04/2001... "Hah, şimdi yandık işte!" dedi
adam, çünkü cebindeki para yarısına bile yetmiyordu faturanın. Öfkeyle gitti oturdu bilgisayarının başına ve bir de sigara yaktı... "Şu hale bak iş
aramak bile parayla, hem de ne para!" Al sana 'sanal özgürlük', al sana 'gerçek parasızlık'... Bir an öylece kala kaldı... Hiçbir şey düşünmedi o kısa
anda, sadece sigarasından derin bir nefes çekti. Sonra, silkinme gibi bir hareketle yeni bir dosya açtı bilgisayarında ve başladı yazmaya:
"Sanal Özgürlük
Adamın işleri iyi gitmiyordu bir süredir...."
not : şimdi bu ne demeyin

