Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helâl olanlarından yiyin! Eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin! (Bakara 172.)
Her nimetin bir bedeli vardır. Allah’ın bize vermiş olduğu sayısız nimetlerin ve göstermiş olduğu sonsuz şefkatin bedeli ve ücreti itaat ve şükürdür.
Cenab-ı Hak, insanı hilkat ağacının en mükemmel meyvesi yapmış, bütün mahlûkatı onun hizmetine musahhar kılmış, arzın halifesi seçmiş, yaratılmışların ruhuna göre harika bir şekilde tanzim ederek aza ve duygularını her nimetten istifade edecek bir şekilde terbiye etmiştir. Bu sayısız ihsanlara karşı insanın şükür, hamd ve sena ile mukabele etmesi en mühim vazifesidir.
“Halık-ı Rahmanın, kullarından istediği en mühim iş şükürdür.”(Mektubat)
Şükür; Cenab-ı Hakk’ın ihsan etmiş olduğu maddî ve manevî, enfüsî ve afakî bütün nimetlere saygı göstermek ve hürmet etmektir.
İnsan kendisine iyilik yapan birine ömür boyu minnet duyar. Bir çift ayakkabı veya iki eldiven veyahut gözlük hediye eden kimseye teşekkür eder. Peki, ayaklarını yaratan, ellerini ihsan eden ve gözleri ikram eden sonsuz lütuf sahibi Yüce Allah’a şükretmemek olur mu?
Bir yüzük hediye edene teşekkür edip de parmağı ikram eden Allah’a şükretmemek olur mu? Bütün hamd, medih, sena ve şükür Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
O halde siz beni anın, ben de sizi anayım. Bana şükredin ve sakın nimetlerime nankörlük etmeyin.(Bakara 152.)
En büyük şükür ise, namazdır.
İnsanların ekserisi bu şükrü yerine getirmediği gibi, yapmış olduğu zulüm, isyan ve günahlarla da Allah’ın azabını ve gazabını kendi üstüne çekiyor. Eski dönemde birçok kavmin helak olmasının nedeni de budur.
- "alıntı"
Şükür ve Teşekkür
1
●118