Merhaba. Sinema ile ilgilendiğim ve sinema üzerine sitelerim olduğu için bu konuyu açıyorum.
Bahman Ghobadi / Behmen Kubadi adlı İranlı Kürt sinemacı eskiden İran-Irak sınırında zor şartlar altında yaşayan Kürtlerin dertlerini anlatan güzel filmler çekerdi ama 2008 yılında siyasi bir değişim yaşayıp Kürtlerin ayrılıkçı bir devlet kurmasını istedi ve o yönde film yapmak istediğini açıkladı, bunun üzerine doğal olarak İran, onun film çekmesini yasakladı.
Maalesef Türkiye'de medya "İran'daki sansür"den, "baskıcı molla rejimi"nden, "ev hapsi alan yönetmen"den bahsededurdu. Halbuki adam PJAK (PKK'nın İran'daki kolu) destekçisi. 2010 yılında Türkiye'ye kaçtı Behmen Kubadi.
Ve 2011 yılında, komşu ülkelerdeki muhaliflerin desteklenmeye başlandığı o yılda, Behmen Kubadi'yle İstanbul Belediyesi Kültür Merkezlerinde kendisi ile söyleşiler düzenledi. Türkiye'de de birilerini kendisi gibi yetiştirsin için çalışma atölyeleri yapıldı. Sinema öğrencilerine ders verdi.
2012 yılında Yılmaz Erdoğan eşliğinde ve BKM Stüdyosu yapımcılığında, ayrılıkçı Kürt bir şair üzerinden İran hükümeti aleyhinde "Gergedan Mevsimi" adlı propaganda filmini çekti.
"Sürgündeki yönetmenin ilk filmi" diye haberler ve reklamı yapıldı.
Peki, amaç neydi? Yani; kendi ülkesi İran'a sadık olmayan bu sanatçı, Türkiye'ye mi sadık olacaktı?
https://www.imdb.com/title/tt1336822.../rm2131417345/
Alın işte, şimdi de Kuzey Irak'a geçip Türkiye aleyhinde PKK-PYD terör örgütünün çocuklar üzerinden propagandasını yapan "Life on the Road" filmini çektirdi.
Filmde "Türk mermi kovanlarının içerisine çiçek dikip suladıktan sonra, omzuna keleş alıp devriye atan 10-15 yaşlarında PYD'li bir kız çocuğu" bile görmek mümkün.
Tabii kimse bu haberi yapmıyor. Herkes olay "Gergedan Mevsimi" filminde kaldı biliyor.
Evet, beslersek komşu ülkedeki "sansür uygulanmış" o sözde mazlum, muhalif "sanatçı"yı, oyar gözümüzü.