sizlerle paylaşmak istediğim bir yazı iyi okumalar
Yalnızca yeni adrese değil, başka bir yeniliğe de başlangıç oldu bu taşınma: Google Reklamları.

Websitelerinde ilk defa reklamı, 1994 yılının sonlarında görmeye başladık. Sevgili akıl hocam Jeff Veen'in üzerinde çalıştığı site olan HotWired online dergisinde, ABD'deki bir telekom şirketi olan AT&T'ye ait ve aşağıda gördüğünüz reklamı yayınlandı ilk defa.



O gün, bugündür, websiteleri, reklamlar için ucuz ve efektif bir kanal oldu birçok reklamveren için. Websiteleri, efektif bir kanaldı çünkü yazılı basın ve TV reklamlarından farklı olan bir kısmı vardı: aktivite-tabanlı ölçülebilirlik. Geleneksel basında, reklamverenler, reklamın efektifliğini, gösterim rakamına bağlıyordu, yani kaç kişi reklam verilen dergiyi okudu? ya da TV programını seyretti? sorularının cevapları ile ölçüm yapılıyordu. Fakat web içinde, ölçülebilirlik, yalnızca gösterimle ilgili değil, bu reklamı gören kişinin, o reklam ile gerçekten ilgilenip, reklama tıklaması ile de ilgili. Yani web reklamları kolayca ölçülebiliyor.

1994'den bu yana birçok şey değişti. Website sayısı değişti (şu an 100 milyon websitesi var dünyada); websitelerini ziyaret edenlerin sayısı değişti(1 milyar kişi İnternet kullanıyor) ve en önemlisi bugün ABD'deki bütün reklamların yüzde 8'i İnternet üzerinden yapılıyor ve bu rakamın dolar olarak karşılığı 20 milyar dolar.

Fakat bir şey daha değişti bütün bunlar olurken… Reklamverenler, web içinde neyin önemli olduğunu unuttu. Bir anda kocaman reklam afişleri web sayfalarını süsler oldu… zıplayan hoplayan küçücük reklam pencereleri ile doldu masaüstlerimiz. Eğer reklam yayıncıları, aynı davranışı, televizyon ve yazılı basın içinde gerçekleştirselerdi acaba nasıl bir tepki alırlardı çok merak ediyorum? Fakat beklenen tepki başka türlü geldi web içinde. Web kullanıcılarında teknolojik bir hastalık başladı: reklam körlüğü. Bu, web içinde neyin önemli olduğunu unutan reklamverenlere bir tepkiydi neredeyse.

Webin özü tekst, yazı, içerik. Bizler anlatmak istediklerimizi, kullanıcıların bulmak istediklerini "yazı" ile sunuyoruz. Web, yazılı medya. Zaten o meşhur "intro'yu geç" linkleri kanıtlamadı bunu birçok kişiye? İçerik halen kral. Kral olan başka bir şey daha var, o da "bağlam" (context). Bu nedenle, websitelerinin çalışıma şeklini anlayan; kullanıcıların içinde bulunduğu durumu anlayan ve bu durumu hedefleyen reklamlar başarılı bir şekilde, -o hepimizi sinir eden, bir zamanlar her sitede gördüğümüz "hedeflenmemiş" reklamların yerini almaya devam edecek. Bu site de dahil olmak üzere.

Gerçeği söylemek gerekirse, Google reklamları konusunda çok bilgili değildim ama bu konuda çok bilgili ve geçimini Google reklamlarından sağlayan ve hayatı, Google reklamları, bu reklamları güçlendirmek ve daha da verimli yapmak ile geçen (bir sitesi bile yok bu kişinin), arkadaşım Jason'dan yardım aldım. İşte Jason'ın benim ile paylaştığı ve benim de sizlerle paylaşmak istediğim birkaç Google reklamı tavsiyesi:

Google reklamlarını hazırlarken, reklamlar içindeki renklerin, sitenizin renk paleti ile birebir uyumlu olmasına dikkat edin. Özellikle arkaplan ve link renkleri.
Google reklamlarını sitenizin içine direk olarak harmanlayın. Reklamları içeriğin dışarısına taşımak ya da farklı görünmesi yerine, reklamları, içeriğin içine gömün.
Sitenize gelen kullanıcıların bir çoğu, sitenizi, onların akıllarında oluşan bir "hedef" ile arama sonuçları sayesinde buluyor. Sunduğunuz içerik onların hedeflerini karşılamıyorsa, karşılayan başka bir siteye gideceklerdir. Bu nedenle, sitenizde sizin içeriğin vermediği fakat kullanıcının hedefini karşılama ihtimali yüksek diğer sitelerden oluşan "bağlantı birimleri" kullanın.
Google reklamlarını, sitenizin en üst kısmına ya da sağ sütuna koymayın. Birçok kullanıcı, sitenize bir hedef ile geliyor ve bu hedefi, onlara sunduğunuz içerikte arıyor. Bu nedenle kullanıcılar, çoğu zaman sitenizin üst ve sağ kısmını neredeyse tamamen görmezlikten geliyor.
Eski ve geleneksel web reklamlarına birçok kullanıcı alıştı ve bunları görmezden gelme konusunda uzmanlaştı. Web, yazılı medya. Onlara tekst içeren reklamlar verin. Banner, resimli afiş türü reklamlardan uzaklaşın.
"Hedef reklam, hedef reklam, hedef reklam"… Sitenize kimler geliyor? Hedef kitleniz, okurlarınız ne ile ilgileniyor? Acaba sitenize, yeni çıkan PlayStation oyunu hakkında bilgi almak isteyen 15 yaşındaki bir okur "ev sobaları" reklamı ile ilgilenir mi? Elinizden geldiğince sitenizde çıkan reklamları gözden geçirip, hedef kitlenize uymadığını düşündüğünüz reklamları, Google reklamların "Rekabetçi Reklam Filtresi" yoluyla filtreleyin.
Google reklamın size verdiği Kanallar aracını ve MyBlogLog sitesini ya da diğer istatistik sitelerini kullanarak, sitenize koyduğunuz hangi reklamın, ne kadar başarılı olduğunu takip edin, ölçün.
Değişiklik yapmaktan çekinmeyin! Yukarıdaki araçlardan aldığınız sonuçların yardımıyla, sitenizde değişiklik yaparak, sitenizde yer alan reklamların başarısını test edin, yeniden değiştirip, yeniden test edin.
Sitenizin ana amacı reklam geliri sağlamak değil, kullanıcıların geliş amaçlarına ve geliş hedeflerine yardımcı olmak olmalı. Sitenizi, reklam sirkine döndürmeyin! Reklamlarınızı gözlemleyin, test edin ama ana isiniz olan kullanıcı memnuniyetini ana hedef olmaktan çıkarmayın.
Dünyadaki en başarılı ilk 5 şirketten biri olan Google'u ve çoğu doktora ve mastır derecesine sahip olan çalışanlarını aptal yerine koymayın! Yani hile yapmayın!
Peki bütün bunları uygularsanız ne kadar kazanacaksınız? Eğer Google reklamlarını sitenizde uyguluyorsanız, Google reklamları içindeki bilgileri harika blog Modern life is rubbish'in yazarı Stuart Brown'ın oluşturduğu, aşağıdaki forma girerek, bir yılda kazanacağınız parayı hesaplayabilirsiniz.

Bu yazı:Mehmet Doğan'a aittir.