• 23-04-2010, 23:50:37
    #1
    Kefen sıyrıldı ve...

    Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca
    Ata'nın
    yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış ama hatları
    bozulmamıştı.Sanki uyuyordu...

    8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile
    Şevki
    Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu Ankara Tıp Fakültesi
    Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı.Patalogdu. Arayan
    ise
    Ankara Valisi Kemal Aygün'dü...
    Aygün "Hocam" dedi "10 Kasım günü Atamızın naaşını
    Anıtkabir'e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı
    geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan
    korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica
    ediyoruz."Prof. Mutlu
    önce reddetti. Mutlu o sırada 40 derece ateşle yatıyordu.
    Hastalığını
    gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını
    rica
    etti.Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar
    götürürüm
    bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı
    Etnografya Müzesi'ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı.
    Meclis
    Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda
    da...Mutlu
    görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı.
    Gerçekten
    tarihi bir tanıklıktı bu...
    Ata'nın gül ağacından tabutu 4 Kasım günü geçici
    kabrinden
    çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir
    hafta
    boyunca sırayla öğrenciler subaylar ve generaller katafalk
    başında
    nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite
    üyeleri
    tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.
    Bunun
    üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni
    bir
    sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali
    düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku
    çıkmadı.Sanduka
    talaş doluydu.
    Sandukanın içi muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı
    doluydu.
    Bu talaş naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında
    ağzı
    kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bucesedi muhafaza
    için
    kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi
    yazılıydı.Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış sonra kahverengi
    bir
    muşambayla kaplanmıştı.Sargıları açmaya başladılar. Herkes
    nefesini
    tutmuştu. Çünkü "Naaş çürüyüp bozulmuş çıkan gazlar tabutu
    patlatmış
    nöbetçi er kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti
    geziniyordu. Ve 15
    yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi.Kefenin sargıları
    aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu orada bulunanların
    yardımıyla
    katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı. Ata'nın derisi
    kahverengi
    bir hal almış ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı
    olmuştu
    Prof. Mutlu gördüğü tabloyu daha sonra şöyle
    anlatacaktı:"Yüzünü örten
    ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü
    ile
    karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam sol göz
    kapağının
    üzerine düşmüştü. Atatürk Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında
    uyuyor
    gibiydi."
    Prof. Mutlu kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun
    başına
    çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta
    Başbakan
    Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes
    de
    yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktıürkek bir şekilde
    aşağı
    tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan
    aktaralım: "Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu. Bir de
    baktım
    ki müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı.
    Tahmin
    ediyorum kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda
    kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına
    yığılıverdi.
    Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş
    tekrar
    solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu
    beyaz
    kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiserorada görevli adli tıp
    doçenti Dr.
    Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı
    gösterdi ve
    şöyle dedi:"Bu kâğıdıAtatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım
    gönderdi.Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstünekonmasını
    istiyor."Doç.
    Özen kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı.
    "Böyle bir
    kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar darılır" dedi.Komiser
    kâğıdı
    katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten
    sonra
    salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan
    besmele
    çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15
    yıl
    içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri
    bayrakla
    örtüldükten sonra kapağı kapatıldı.
    Ve 10 Kasım sabahı Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu
    Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son
    durağı
    olacak Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı...
    Atatürk'ün tabutu Menderes'in huzurunda açılmıştı
    Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı12
    askerin
    omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir
    top
    arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı.Radyodan
    naklen
    yayımlanan o görkemli tören en az 15 yıl önceki kadar
    hüzünlüdür.Ancak
    o törenden hemen önce yaşananlar tarihçilerin pek ilgisini
    çekmemiştir. Bilindiği gibi Anıtkabir yapılana dek Atatürk'ün
    naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem
    yapılmıştı.
    Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından
    gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa şırıngayla özel bir
    formül
    enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük
    ilaç
    şişesi Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem
    sayesinde
    Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi
    -
    öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini ölünün
    defnini
    şart koştuğundangeçici tahnitin bozulması şarttı.
    Nakilden önce bu işlem için bir komite kuruldu. O
    komitetörenden bir gün önce Başbakan Adnan Menderes'in
    huzurunda
    Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca
    tahnit
    bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle
    Atatürk'ün
    (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler o törene
    katılanlar
    olacaktı. Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o
    törene
    katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk.Bu yazıda yer alan
    bilgilerin bir
    kısmı o tanıklıklara önemli bir bölümü ise değerli Atatürk
    araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün Prof.Dr. Kamile Şevki
    Mutlu
    ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor.
    Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu sanırım bu
    ayrıntılarla
    daha da ilginç bir boyut kazanıyor.

    Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

    'Yüzünde iki günlük sakal vardı'

    Osman Ersoy ve Halide İntepe 10 Kasım 1953'te
    Etnografya
    Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki
    o
    töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı
    buldular.
    İzlenimlerini şöyle anlattılar:
    • OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç
    heyecanlıydım. Biz çalışanlar asistanlar memurlar sıra ile
    katafalka
    çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük
    sakalı
    vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."

    ' Gözleri aralıktı'

    • HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım.
    Başı yana
    doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı.
    Hani
    insan hasret giderek ölürse gözleri aralık kalırmış ya öyle
    aralıktı
    gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."

    Kaynak
    http://www.facebook.com/home.php?#!/...d=175815386598
  • 23-04-2010, 23:55:23
    #2
    tüylerim ürperdi. gözleri açık mı gitmiş Atatürk
  • 23-04-2010, 23:58:35
    #3
    Bence sonradan açılmıştır gözleri.Mezarında fır dönüyordur memleketi satanlar yüzünden.Çünkü en son bu memleketi sağlam emanet bırakmıştı bizlere... (Anlayana sivrisinek saz...)
  • 24-04-2010, 00:17:18
    #4
    Valla yazacak birşey bulamadım. Ama tüylerim diken diken oldu.
  • 24-04-2010, 00:18:05
    #5
    Atamın gözleri açık gitmiş he vay be Atam sen rahat uyu senin emanetin senin Cumhuriyetin senin bu cennet vatanı bıraktığın kişiler yüzünden böle olsada biz senin yüceline senin emanetine sonuna kadar son damla kanıma kadar emanetini emanetimiş gibi koruyacama söz veriyorum benim gibi onlarca kemalist var sen rahat Uyu Atam...
  • 24-04-2010, 00:23:41
    #6
    SanalKarizma adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Valla yazacak birşey bulamadım. Ama tüylerim diken diken oldu.
    Al bendende o kadar. Atatürk'ün kardeşinin tabuta koymasını istediği kağıtda ne yazdığı biliniyormu?
  • 24-04-2010, 00:23:50
    #7
    frmpostcusuyum adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Atamın gözleri açık gitmiş he vay be Atam sen rahat uyu senin emanetin senin Cumhuriyetin senin bu cennet vatanı bıraktığın kişiler yüzünden böle olsada biz senin yüceline senin emanetine sonuna kadar son damla kanıma kadar emanetini emanetimiş gibi koruyacama söz veriyorum benim gibi onlarca kemalist var sen rahat Uyu Atam...
    Konuş kardeşim konuş... Bu vatan hepimizin Atamızı rahat ettirmek ve emanetine zeval getirmemek için kanımızın son damlasına kadar savaşacağımızı söyle herkese... !!!
  • 24-04-2010, 00:28:20
    #8
    frmpostcusuyum adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Atamın gözleri açık gitmiş he vay be Atam sen rahat uyu senin emanetin senin Cumhuriyetin senin bu cennet vatanı bıraktığın kişiler yüzünden böle olsada biz senin yüceline senin emanetine sonuna kadar son damla kanıma kadar emanetini emanetimiş gibi koruyacama söz veriyorum benim gibi onlarca kemalist var sen rahat Uyu Atam...
    Ne onlarcası milyonlarcası var! merak etmeyin.
  • 24-04-2010, 07:23:03
    #9
    _KaRTaL_ adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
    Konuş kardeşim konuş... Bu vatan hepimizin Atamızı rahat ettirmek ve emanetine zeval getirmemek için kanımızın son damlasına kadar savaşacağımızı söyle herkese... !!!
    söylemmemize gerek bile duymuyorumçünkü bizler doğuştan kemalist doğuştan cumhuriyet sevgisiyle büyümüşüz dünyadabile Atatürk kadar önemli bir devlet adamı yoktur burda sadece benim konuşmamla olmaz bütün arkadaşların yorumlarını bekliyoruz....