Adam Öldürmeden Asli Kusurlu Zehra Kınık'a 4 Yıl 2 Ay Ceza Verildi!

17 yaşındaki bir gence çarparak ölümüne neden olan Zehra Kınık'a 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Eski Kızılay başkanın kızı Zehra Kınık, Aileye 2. Defa para teklif etmişti ama aile kabul etmeyip hapishaneye gireceksin demişti.

4 yıl 2 ay hapis cezası 1520 gün yapmaktadır. Bu ceza infaz edilirken 1/2 indirim oranı uygulanır. (1520/2=760 gün) Hükümlü 3 yıl denetimli serbestlikten 3 yıl faydalanır ise cezaevinde 2-3 gün kaldıktan sonra tahliye edilir.

Tipinde hayır yok.

Yani artık bu ülkede adam öldürmek serbest. Bu sonucu çıkardık.

Şeriat kurallarına göre yargılanmak istermisin diye sorsan cevabı belli : Burası Laik bir ülke.

Adalet sistemimiz her zamanki gibi mükemmel işlemiş.

Ne kadar itici bir aile bunlar babası yüzünden millet Kızılay'a kan bağışlamıyor. Bu da şimdi arkasına Ayasofya'yı koyup böyle vampir dişlerini gösterip gülümseyince hiç cezaevini görmez direkt adilyeden çıkıp tatiline gider.

şeriate göre aileye para teklif edilir.. ki edilmiş. kasten öldürme olsa bedeli kana kandır karşı taraf affetmedikçe veya yine paradır

@Neron;Biz hukuk devleti değiliz. Hukuk herkes için aynı olmalı. Ak partiliye ayrı diğer çapulcu, terorist, ayyaş, din düşmanı, bizden olmayanlar gibi karşı tarafdaki insan evladına ayrı olmamalı.

Bu dava başladığından itibaren 3 defa bilirkişi değişti. Sırf bu kızı masum göstermek adına. 3 Bilir kişi raporunda 2 tanesinde %100 kusurlu birinde %80 kusurlu bulundu.

Bu Ak partili kızın bir kişinin ölümüne neden olup gencecik çocuğun ailesine para teklifi ettiğini g.tünde yaprakla dolaşan ama parası bizden daha kıymetli olan ülkedeki herkes tarafından bile bilindiği düşünürsek eğer, ceza almayacağı tüm Türkiye vatandaşları tarafından bilinmesine rağmen, bu ülkenin adalet bakanı hala televizyonlarda hukuk bağımsızdır şarkısını söylerken 17 yaşındaki gencin öldüğünün farkına varamamak ne kadar kötü bir durum.

Utanmasalar ölen gence bu araba geçerken sen neden orada oturuyordun diye ceza verirlerse şaşırırmıyız.

El vicdan diyorum artık.

Babası neydi ki kızı ne olsun.

Babası bu ülkenin depremde zarar görmüş olan insanlarına çadır sattı, Bağışlanan kanları hastanelere sattı.

Bunlar ruhunu satmış.

Bu ve bunun gibi insanlar sabah 8'den akşam 8'e kadar Allah Allah akşam 8'den sonra Yallah diyen tipler.

O yüzden benim İnandığım Allah bunlara öyle bir hesap soracak ki bende diyeceğim ki ver MEHTERİ...

ne yazık ki parası veya çevresi olan konu adliyeye geldiğinde bu ülkede rahat hareket edebiliyor.

çocuklukta avukatlığı güzel bir meslek sanırdım avukat olmak isterdim. büyüdükçe takım elbise giyen, şeytanın avukatlarını kısaca tecavüz ve cinayet gibi suçlar için yasal açıklardan faydalandıklarını gördüm tiksindim.

kabul edelim ki demokrasi, kanun vs. bunlar güçlü kesimlerin kendi çıkarları doğrultusunda oluşturduğu şeyler.

konuya gelince talihsiz bi olay detaylarını bilmiyorum açıkçası araştırmadım ama görmüştüm.

bi kesim insanlar şunun bilincinde değiller, çünkü bilmedikleri bir şey var. eksik bir şey.
trafik kazası da olsa bazı şeyler doğum ve ölüm gibi bunlar mutlak kaderdir (o gün o saat o dakika o saniye) allah verdi ve allah aldı tabi bu olayı küçümsediğim manasına gelmiyor allah kimsenin başına ölüm acısı vermesin.

bağışlarımı bende kızılay yolu ile yapmamayı tercih ediyorum bu arada kimse taraflı bir görüş yaptığımı düşünmesin

şeriate göre para teklif edilmesinin sebebi de o ölen kişinin kendi sorumlu olduğu ailesi var ise onlara ortalama ömründe karşılayabileceği maddi imkanın tanzim edilmesi içindir. her iki tarafa da düşen bir sorumluluk vardır burada.

"imanın şartları: Allah'a iman. Meleklere iman. Kitaplara iman. Peygamberlere imân. Ahirete iman. Kader ve Kazaya iman."

şu şartlardan 1 tanesi bir müslümanda eksik olsun o kişi gerçekten iman etmiş sayılmıyor ne yazık ki.

kader dediğimiz ve hakkında pek az bildiğimiz bu şeyi kavrayabilmek için;
Allah'ın iradesinin ve gücünün bir an bile üzerimizden eksik olmadığını bilmek gerektirir. öyle muazzam bir şeydir

Allah, yarattıklarını birer sıraya koyup hepsini birbirine şahit kılmıştır. Örneğin kalemi yaratmış levhi mahfuza olmuş ve olacak her şeyi yazdırmıştır.
Mutlak kader demek başa gelecek ne varsa yani bize nasip edilen kesin olarak belli şeyler. Muallak olan var bide belirsiz.
Bu belirsizliğin içerisinde bile onun belirlediği sınırların dışına çıkamayız. Sınav sebebi ile had verilmiş hadsizlik etmişiz.. Kısacası evvelden belli ne olacağı ne olmayacağı.
Matrixdeki gibi neden ve ne olduğunu öğrenmek için buradayız (basite indirgeyeceksek) ve başkasından evvel kendi nefsimiz bile birer şahit.