R10’la ilk tanışmam aslında oldukça eskiye dayanıyor. Daha 15 yaşlarımdayken, internetin derinliklerinde dolaşırken keşfetmiştim burayı. Davetiye sistemi vardı o zamanlar; haliyle sadece okuyucu olarak, forumun dışından sessizce takip edebiliyordum. Her gün düzenli olarak paylaşılan konuları okur, dijital dünyanın dinamiklerini anlamaya çalışırdım. R10, benim için o dönemlerde bir okul gibiydi; SEO, yazılım, tasarım, e-ticaret… ne varsa oradan öğrenmeye çalışıyordum.
Yıllar geçti, hayat başka yerlere sürükledi beni. Okul , askerlikti, işti derken zaman aktı. Ama o forum hep bir köşede aklımda kaldı. Kısmet, 26 yaşımda kapıyı aralamak oldu. Nihayet davetiyemi alıp içeri adım attığımda, o eski takipçi heyecanı yerini üretme isteğine bıraktı. Hemen aktif olmaya başladım. İlk işimi aldım, ilk kuruşumu kazandım. Miktarı ne olursa olsun, anlamı bambaşkaydı. Çünkü bu, sadece bir kazanç değil; yıllardır uzaktan izlediğim sahnenin parçası olmaya başladığımın kanıtıydı. Şimdi 31 yaşımdayım. O ilk günlerden bugüne kadar geldiğim yolu düşündükçe, R10’un hayatımdaki yerini daha iyi anlıyorum. Hem öğrendiğim hem de öğrendiklerimi paylaştığım, sektörde kalıcı dostluklar kurduğum özel bir platform oldu benim için. Bazen bir mesaj, bazen bir yorum, bazen sadece bir başlık; insanı bambaşka yerlere taşıyabiliyor burada. Ve bu yolculukta her geçen gün kendime bir şeyler katmaya devam ediyorum. İyi ki R10!