Konu biraz uzun olacak ancak kafanızdaki tüm sorulara cevap bulacaksınız. Süreç 2 yıla yakın sürdüğünden alıntılarla detaylı anlatacağım. İleride de bununla ilgili neler yapabileceğinizi konuya ilgi olursa yazabilirim.
Aşağıda uzunca bir alıntı var. Konuyu çok iyi anlattğı için tekrar yazmanın doğru olmayacağını düşündüğümden alıntı yapıyorum. Konunun yazarını da buradan tebrik etmek istiyorum. Süreci güzel özetlemiş. Alıntının ardından daha sade şekilde anlatmaya çalışacağım. Ancak süreci anlamanız açısından alıntıyı okumanızı tavsiye ederim.
Alıntı :
The Guardian’ın gelirlerden sorumlu yöneticisi Hamish Nicklin’ın yaptığı bir açıklama 2017 boyunca büyük ajans ve markaların en çok tartıştığı konulardan biri oldu. Hamish, sektördeki bütçenin dağılımını görmek için kendi envanterini farklı kanallar üzerinden satın alarak reklamverenin bütçesinin ne kadarının yayıncıya ulaştığını ölçtü. Bazı denemelerinde harcanan 1 Pound’un sadece 30 Pens’inin kendisine ulaştığını gören Hamish bu açıklama ile sektördeki gelir paylaşımları ile ilgili olabilecek senaryoları yeniden gündeme getirdi.
Her ne kadar eski bir Google çalışanı olan Hamish, yaptığı denemelerde gördüğü en kötü oranı açıklamış olsa da, (hatta dijital reklamları hedeflemek, ölçmek ve yönetmek için kullanılan teknolojilerin maliyetlerini de göz ardı etti) haberin sonucunda ortalık karıştı.
2016’da tetiklenen ve 2017 yılını şekillendiren diğer bir tartışma da Facebook ve Google’ın sektöre sunduğu şeffaflık üzerine oldu. P&G, GE ve JP Morgan Chase gibi markalar Facebook ve Google gibi adtech devlerini reklamların raporlanmasındaki şeffaflığı ve standardizasyonu sağlamamaları durumunda harcamalarını kesmekle tehdit etti. ABD’nin en büyük reklamvereni, 2,4 milyar dolar bütçeli Procter & Gamble Facebook ve Google’a 2017 sonuna kadar süre verip ölçümleme ile ilgili sorunlarını çözmezler ise bütçelerini keseceğini belirtti.
Yine 1 milyar Dolarlık Fiat Chrysler (FCA) Facebook’a aynı sebeple rest çekti. Sektör ABD dijital reklam pazarının yüzde 60’ına, yıllık büyümenin de yüzde 90’ına sahip bu düopolü şeffaflığa zorluyordu. En son 2016 Eylül ayında Facebook’un platformdaki reklam videolarının raporlanan izlenme metriklerinde hata olduğunu açıklaması gerginliği hat safhaya getirmişti.
Baskılar sonucunda Facebook, Media Research Center (MRC) tarafından yönetilecek 3 aşamalı denetim sürecini 2017 Şubat’ta başlattı. MRC, şu an Facebook’un 3.kişi ölçüm şirketlerine reklam metrikleri hakkında sağladığı verinin doğruluğunu ve eksik veri sağlayıp sağlamadığını denetliyor. 3. aşamada da Facebook’un görünür kabul edilen video izlenmelerinin MRC standartlarına uygunluğu (en az yüzde 50 pikselin, arka arkaya minimum 2 saniye boyunca görüntülenmesi) denetlenecek. Google Agency Blog’da yapılan açıklamaya göre, YouTube da aynı süreçlerden eşzamanlı olarak geçiyor. 2017 Şubat itibarıyla Google’ın DoubleClick Campaign Manager’ı MRC tarafından video görünürlük standartlarını sağladı. Şu anda aynı akreditasyon Google dışı sitelerdeki Google tarafından yönetilen reklamlarda da sağlanmaya çalışılıyor.
Bombanın fitili, Şubat ayında The Times’ın aşırılık yanlıları tarafından YouTube’a yüklenen ırkçılık, terör içerikli, cinsel olarak uygunsuz videolarda reklamları gösterilen markaların ismini verdiği yazısıyla ateşlendi. The Times yayımladığı makalede Mercedes-Benz, Jaguar, Honda, Sony, HSBC, Disney, L’Oreal ve Dropbox gibi birçoğu global 250 markaya ait reklamların söz konusu uygunsuz veya marka için güvenli kabul edilmeyen içeriklerle birlikte gösterildiğini duyurdu. Bu şekilde aşırılık yanlıları ve premium içerik sağlayıcıların içeriklerini kullanan sahte siteler reklamverenler tarafından farkında olmadan finanse ediliyordu. Sorunun kaynağı Google’ın kullandığı “automated ad-targeting yazılımıydı.
Haber sonrasında aralarında Verizon, Adidas, Walmart, AT&T ve Johnson & Johnson gibi markaların da bulunduğu onlarca reklamveren video reklamlarını durdururken, bazı büyük ajanslar tüm müşterilerinin Google ve YouTube bütçelerini dondurdular. Bazı markalar adexchange’leri bazıları da ajanslarını, yönettiği markanın çıkarına hizmet etmemekle suçladı. Adtech’ler ise marka ve ajansların filtreleri dikkatli kullanmadığını söyledi.
Olayın sonucunda, reklamveren ve ajansların Google’a hiddetini saymazsak, yatırım şirketi Nomura’ya göre Google 750 milyon dolarlık reklam gelirinden mahrum oldu. Herkesin birbirini suçladığı bu tartışma bugüne kadar sektörde gördüğüm en geniş kapsamlı tartışmaydı.
Ağustos ayında World Federation of Advertisers tarafından yapılan çalışmada yer alan markaların çoğunluğu dijital medya aktivitelerini içeriye almayı planladıklarını belirtirken, bunların yüzde 45’i reklam sahtekarlığını engellemek ve marka güvenliğini sağlamak adına firma içi kaynaklarını geliştirmeye başladıklarını söylediler.
Alıntı Kaynağı : http://digitalage.com.tr/aramiz-iyi-mi/
Şimdi Neler Oluyor?
Adsense reklamverenle arasını düzeltmek için getirilen kurallara uymaya çalışıyor. Bu kurallara uyduğunda da yayıncının gelirlerinde astromik düşüler yaşanacağının farkında. Nette bulunan sitelerin bir bölümünde normal reklamlar gösterilemiyor, bunun yerine re-targetting dediğimiz reklamlar gösteriliyor. Bu durumda da reklam gelirlerinde %90'a varan bir düşüş söz konusu oluyor. Şimdilik tam devreye girmeyen tam olarak devreye girdiğinde güvenilmez kabul edilen adsense bağlı sitelerde reklam gösterimleri dibe vurmaya devam edecek.
En büyük sitelerden en küçük sitelere kadar ortalama %30-%90 arası gelirlerde ve gösterimlerde azalama söz konusu şu anda. Güvenilir olarak işaretlenen sitelerde de tam tersi artış söz konusu. Bu durumda şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor.
X sitesi güvenilmez olduğundan 100K gösterimi olsa da 20K reklam gösterimi alabilirken, Y sitesi güvenilir olduğundan 100K trafiğinin hepsine daha yüksek CPM'lerden reklam alıyor.
Güvenilir ve Güvenilmezi Kim Belirliyor?
Artık google haricinde doğrulama şirketleri kullanan reklamverenlerin her birinin güvenilir ya da güvenilmez kriterleri doğal olarak farklı. Falanca reklamverenin güvenilir dediğine, falanca reklamveren bu nedenle güvenilmez içerik diyebiliyor. Doğrulama şirketleri reklamverenlere seçenekler sunarak reklamverenlerin kendilerinin bu ayarları yapmalarını sağlıyor. Dünyadaki 5 büyük oyuncu olan reklamverenlerin her birinin kriterleri ana hat olarak birbirine benzese de farklılıklar bulunabiliyor.
Yayıncıları Neler Bekliyor?
Bunu yazmak hiç hoşuma gitmiyor ancak, içerik üretenleri iyi günlerin beklemediğini belirtmek istiyorum. Şubat 15'te çıkacak olan Google Chrome sürümü otomatik ad blocker dediğimiz, reklam engelleme özelliği ile gelecek. Kullanıcılar bu özelliği bir tuşla aktif edebilecekler. Yani eklenti indirmeden de sitenizdeki reklamları engelleyebilecekler. Dolayısıyla sitenize girenler sayfalarınızda hiç reklam görmeden içeriklerinize ulaşıp sitenizde dolaşıp çıkabilirler. Yani google bir nevi sitede reklam gösterimini opsiyonel hale getirecek gibi görünüyor. Bu durumda site sahipleri biraz ambiyane tabir ile, hayrına iş yapıyor olabilirler.
Chrome bu sürümünü yayınlamakta ısrarlı görünürken, yurtdışında birçok site, Chrome'un bu özelliğinin aktif olması halinde, sitelerine Chrome'dan girişi yasaklayacaklarını söylüyorlar. Üstelik chrome aylık belli bir ücretin ödenmesiyle de o kişiye hiç reklam göstermemeyi taahhüt eden özelliğini de bu versiyon ile aktif edecek.
Bunun haricinde bir de servis sağlayıcıları var. Turkcell'in başlatmış olduğu reklamsız içerik servisi 29 Aralık'ta başladı. Ayda 2,99 ödeyenlere mobil hat üzerinden hiç reklam göstermemeyi taahhüt ediyor. Detayları https://www.turkcell.com.tr/servisle...elleme-servisi adresinden öğrenebilirsiniz. Bu özelliğin yaygınlaşmasıyla yani diğer servis sağlayıcılara sıçraması yaşanırsa, sanırım site sahiplerinin iyi günler beklediğini söylemek için Poliana'dan da iyimser olmak lazım.
Chrome Reklam Engelleme Özelliği İle İlgili Ek Bilgilendirme
Chrome'da özellik şu şekilde aktif olacak. İster adsense olsun ister başka şirkete ait olan reklamlar olsun better ads standartına uymayan bir reklam ya da site bildirimi varsa siteledeki tüm reklam gösterimlerini (adsense dahil) durduracak.
Adsense ve Programatik Reklamın Sektördeki Yeri
Bazı arkadaşlar yorum yaparken tüm internet reklamcılığının Adsense gibi programatik reklam şirketleri üzerinden döndüğünü düşünen yazılar yazmışlar. Ancak durum böyle değildir. Bu nedenle detaylı özetleme gereği duydum :
Dijital reklam bütçelerinin en fazla %42'si USA'da programatik reklama ayrılmaktadır. Yani geriye kalan %58'lik dilim programatik olmayan yollarla dağıtılmaktadır. Ülkemizde de bu oran en fazla yaklaşık %30 seviyesindedir. Yani aslan payı programatik adtech firmalarında değildir. Bu nedenle sitesinde adsense veya başka programatik reklam yayınlayan web sitesi sahipleri asıl pazarın küçük bir kısmından pay almaktadırlar.
Adsense Gelirleriniz Neden Düştü, Sayımlar Neden Azaldı, Reklamlar Neden Boş Geliyor?
103
●9.972
- 27-01-2018, 14:42:31
- 27-01-2018, 15:20:20reklam şirketlerinin çoğu üç kağıtçıdır forumda yıllardır görüyorum reklam verenlerden 10 alıp yayıncıya ilk ay 1, sonraki aylar 0,5 0,2 en sonunda 0,1 ve en son süreçte - 5 alıyor. Neden -5 zira yayıncı artık anlıyor durumu ve içerideki kalan tutarı alamıyor alt limite takıldığı için
- 27-01-2018, 15:34:02mahirtaha adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
SEOPro adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle - 27-01-2018, 15:46:25abirisebil adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
- 27-01-2018, 17:24:56guttsay adlı üyeden alıntı: mesajı görüntüle
- 27-01-2018, 23:00:13Kimlik doğrulama veya yönetimden onay bekliyor.Eskiden bilgi kaynağı olarak kullandığım internet şu an %99 oranla ÇÖPLÜK. İçinde bir cümle bilgi geçmeyen aptal saptal sözde SEO dostu, özde spam sitelere bir yudum su vermesin google amca sıkıntı yok. Para kazanmayınca defolup giderler herhalde, iyi de olur.
Ayrıca google kolay kolay reklam gösterimi kapatıp kendi ayağına sıkmaz. Mantıklı bir çözüm sunacaktır.